KIŞTAN BAHARA..
ellerin titrediği bir kış akşamı,
kapıları sonuna kadar aralık bıraktı.. alevler içinden yanan bir adam, aralıktı ayrıldığı en son aylardan. dünya döndükçe savurdu rüzgarını, sönmeyen alevler üzerine.. güneş korktu dönen dünyanın hızından, sığındı bir kutup ayısının kalbine.. şimdilerde soğuk ve karlı bir pencerede, masallardan kaçan bir ürkek ceylan, dağlardan inlere indiğinde, cadının azabından kaçamamış bir halde, düşündü iyi ve yakışıklı bir ayı o belkide.. ayı! dedi adam durdu.. oğlum bu avcı kaç ayı vurdu!.. şimdi hangi ceylan kaçar dağdan? kaç ayı çıkar toplasam mezarlardan... gece sessizliğini usulca sabaha bırakıyordu, dünya tüm bencilliğiyle dönerken, masallar gerçekle bütünleşiyordu. o saatlerde kar kimlere emanetti kim bilir.. elem yükü kervan yolcusu, bir dağ yüklü kamburun, ancak bu deveye yakışacağını, olur ya bir gün leylanın kervanında bulunacağını, kışın hummalı düşlerinde incelerken, elbet ayrılmaz diyecekti gülden diken. |