SEN GİTTİN (II)
(aslında hiç gitmedin…)
Sen gittin, Kovuldum Nuh’un gemisinden Bütün dallar kaydı gitti elimden Tufanlar içindeyim. Dipsiz, karanlık bir kuyu düştü ayaklarıma Üzerime yıldızlar Kenan’da Ayazlarda kurumaya bırakıldı Kanlı gömleğim. Bin asır ötede kaldı Mısır Ne aşım kaldı, ne çömleğim. Bahçelerimde Üzeri tozla kapanmış Ayak izlerim kaldı Ne asmalarım durur yerinde, Ne Babil kaldı Ağızlarında her birinin pişmiş taşları Üzerime üzerime gelen Bir yığın Ebabil kaldı. Sen gittin tükendi kelimeler Notalar devrildi yüreğime Beynimin içinde susmak bilmeyen, Eski şarkıları inletip duran Paslı bamtelim kaldı. Sen gittin, Gemiler gitti, limanlar gitti Denizler gitti. …….. Ne ateşler yandı bilsen ardından Şems’in gidişi gibi Nemrut’un işi gibi Bir güvercin yavrusunun Zehir içişi gibi Mehtabın gökyüzünü Terkedişi gibi Cehennemin göstere göstere Gelişi gibi… Ne yıldırımlar düştü, gidince viraneme Ne gemiler alabora Issız adalarımda Ne Karun hazineleri yerle bir Anahtarlar denizlerin dibinde Baykuşlar tüner dallarımda. Sen gittin… (Şiirime güzel yorumuyla destek olan Sevgili Mustafa Doğan’a, ve katkılarıdan dolayı sevgili Kulhasan’a hürmetlerimi sunuyorum...) |
ne limanların
ne ayazlar saklandı düşlerimde
sen gittin..
harika bir şiirdi..dinlemek ayrı bri güzeldi aşina olduğum sesten..tebriklerimi sunarım saygımla*