Sıkı tut, düşüyorum!izbe bir patikanın kaldırımında eziliyor çocukluğum irine bulanıyor masumiyetin ayak izleri gördüğüm manzara bana çok yabancı sanırım artık büyüdüm kavimler göçünden bu yana illetti sanki zifiri yalnızlık ilerliyor ağır ağır damarlarımda ruhum ise asılı ha düştü ha düşecek ömrü bitik bir kelebeğin kanadından sicime boğuldu geceler açmıyor bileklerimde güneş saat yaşamı es geçiyor gitmeliyim mahrem kokuyor artık tapındığım dudaklar mabetlik gülüşün defnediliyor göz kapaklarıma uğuldayan kum saati medet umuyor devrik bakışlarımdan ve ellerim ilk kez üşüyor kış kokan saçlarında... |
Süper.
Önünde saygıyla eğiliyorum imgelerin.