Şadırvanlar
Ah dili olsa da konuşsa,
şu süslü püslü şadırvanlar, hangi ustalar işlemiş taşlarını, nakış, nakış desen, desen, bir, bir anlatıp söyleseler, o süslü taşlar, çoğuna bakarım yapanım usta der, çoğu da ben çıktım çırak elinden der. O, şadırvanlar. Kimi var bir yeşil köşkün çiçekli bahçesinde, kimi var her şehirde bulunan, ulu camiinin havlusunda, kimi var, şehir meydanında, ben tarihim der yanında ulu bir çınarla yaptıranın adı var, oku bilirsen, Osmanlıca yazılmış da. Hele biri var ki bizim meydanda, yanında yükselir, asırlardır buradayım diyen o ulu çınar, kalın çatlak kabuklarında ben Ayşe’yi seviyorum diyen çatlak yazılar. O ulu çınar ki, dalları sarkar yerlere, dört kişinin, kollarını açsa, yine de kucaklayamayacağı kavuşturamayacağı, içi kovuk kalın gövdesinden. o dallar sarkar da, kimi kuru kimi yeşil, yine de sen, hoşlanırsın otursan gölgesinden. Ve o çınarın, dibinde üzerinde bir takım yazıların kazındığı, çoğu yerleri kırık tahta oturaklar, ne zaman yapıldıysa, onlar eskimiş ve kırılmış, oturur ikindin üstü namaz çıkışında, üstünde yaşlılar, ve sohbet, ederler, çok zaman, aynı yerde oturan, o, aynı adamlar. Oysa , ne dedikleri ne anlattıkları anlaşılmaz, şadırvandan fışkırır da, ötelerindeki sular, duyulmaz konuşmaları, şırıl,şırıl akan suların ninni seslerinden, ve sokulurlar onlar birbirlerine, sokulur onlar da, birbirlerine serinlerken sohbet ederlerken, ve çok kez sadece başlarını sallarlar, konuşurlarken onlar orada, birbirleriyle konuşurken. Ve sular sıçrar,eser yel de, önlerindeki süslü ğüslü şadırvandan, Yüzlerine birden bir serinlik gelir, onlar oturmuş sohbet ederken, o ulu çınarın gölgesinde o kırık banklarda, ellerinde birer siyah tesbih, yan yana dizilmiştir orada, ak, sakallarını sıvazlarlar, çoluk çocuktan bahsederler, o ikindin üzeri sohbet ederlerken. Ve bir çocuk yaklaşır, elinde sallayıp durduğu bakır askılık ve üstünde bardaklar, o, dolaşır ve bir taraftan da bağırır, sıcak, sıcak demli, tavşan kanı bunlar, buyurun , buyurun amcalar dayılar, içilir şadırvan başında o gün namazdan sonra, o çınar gölgesinde ikindin vakti, tavşan kanı, çaylar. A.Yüksel Şanlı er 09 Ekim 2009-10-09 Antalya. |
çok güzeldi
hele çınar altında muhabbetle içilen çaylar
yüreginize saglık
selam saygılar