BİR GEZGİNİN SON İKİ GÜNÜ
BİR
Ay 4 parçaya bölündü garip bir ölümdü dündü sanki düğündü ekmeğim 2ye bölündü sondu yakındı kıyıydı şarkıydı nakaratı ebedi hüzün olan bir azizdi mabedinde unutulan katliam raporuydu son dakika haberlerinde duyduğumuzdu bilmem kaçıncı dünya savaşlarıydı ahmetin arkadaşıydı kameralı cep telefonu arıyordu bana var mı diye soruyordu. Bekliyorduk beklenilen neydi saçları belindeydi dervişti devirmişti küpleri yastık yapmıştı külden bedenine patosta fındık tütüne alışamamıştı mavi gökyüzü,tanışacağım seninle bir gün diyordu İKİ Martı çığlığı seni ve beni ağlatır teras katında alışveriş marketinin beklemeye alışkın dolmuş durakları hava limanlarında kontrol memurları rüzgarlı tepelerin yeşilimsi mantarı böğrümde yola dizilen kibritlerim. Vurgulanan öğenin otomatik olarak seçilmesi için yemek menüsü bir hayli kabarık hoşgeldiniz der virüs kapmış garson sitemiz risklere karşı korumasız cdlerim 27 ağustos perşembe günü saat 19.26da sandalla denize açılmış tak tak kapı çalar devranda dönen Kadiri hatırlarım Reşat Nuri Güntekin romanıdır sondaki odada melaike ve semah. Dön üçüncü kapıdan çelik sürgülü burada yok ama her gün sorduğun saçları 7 örgülü bir azizdir ancak olacağın ve nihayet olduğun. FARUK TABAK. |