Diyalektik dizeler...Kaygı..
Avenarius;
Nesnel olmayana duyumlar karmaşası diyordu: Bu düşüncede nesnel bir gerçeklik yoktur. Onun bu düşüncesi bireysel kaygıya denk düşer.. Ona göre; Nesneler vardır ve bundan ayrıca da duyumlarımız vardır. Nesneler gelip geçici olduğu için gerçek olan duyumlardır. Duyumlarımız nesnel gerçekliğin kendisiydiler. Bu düşünce Platon’un “ide” önermesinin modernleştirilmiş bir yeniden tanımlanmasıydı. Sayın profesörümüzün dile getirdiği bu düşünce; İnsanların birey olarak, nesnel gerçekliklerden koparılıp; öznel alana itilmesini koşulluyordu.. Eğer öznel alanda kalır, nesnellikten uzaklaşırsak; Elimizde kalmış olan duyumlarımız nesnel karşılıklarını bulamadığı için, Biz sürekli olarak kendimizle uğraşmaya ve kendi duyumsallıklarımızın Sınırları içinde yaşamaya başlarız. Bu bizde nesnel gerçeklikler karşısında, (özellikle de ekonomik yetersizlikler nedeniyle) tutarsız ve yaşama yetişemeyen bir ruh hali yaratır.. Bu ruh hali, sürekli kendimizle uğraşıyor olma durumu; öncelikle yaşamın gerisinde kalıyor olmanın telaşını koşullar. Bu telaş önce her alanda kendini somut olarak duyumsatır ve dayatır. Belli bir zaman sonra da bir kişilik özelliğine dönüşür.. İşte bu nitel sıçrama noktası kaygının, işin içinde uç verdiği noktadır. Bu noktanın belirli aşamaları vardır. Bu aşamalar bilinçle izlenir olma durumunu yitirdikleri anda, bu kez kaygının kendisi bir yaşam biçimine dönüşür. Bu söylediklerimin hemen hepsi koşullu tepkilerdir ve öğrenilmiş olgulardır. Doğru bilgilerin bunlarla yer değiştirdikleri anda yok olurlar. İnsanın gerçek kaygısı, zamansız ölmektir… Çünkü kendince yapılacak çok iş vardır. Bu düşünce hemen tüm dinlerin ortak noktasıdır. Din diyorum, çünkü bu anlamıyla Avenarius da bir din adamıdır.. Bireysel bir öngörü olan “erken ölme” düşüncesi, hemen tüm insanların ortak paydasıdır Ve tüm dinler, bu ortak payda üzerinden bir sömürü alanı yaratırlar.. Oysa ki; nesnel gerçeklik böyle değildir. Ölüm; tüm canlılar için onlardan bağımsız bir yasadır. Bu yasayı kendi lehimize çevirebileceğimiz ve yarı ölümlü bir statüye ulaşabileceğimiz bilinç yolları vardır ve kaygılarımızı bu noktaya yönlendirebiliriz.. Çok okuyarak, çok yazarak, tüm kaygılarımızı yok edebiliriz.. Bu yenileri oluşmaz anlamına gelmez ama; Bu nokta mücadele noktasıdır ve insan mücadele eden bir varlıktır. Sedat Akıncı.. |
zamanım geldi artık ölmeliyim
der mi insan
demeli mi
nasıl bir ruh halinde der derse eğer