GEL-GİT-GEL
Yetinmeli mi insan
kendisine sunulanlarla? En fazla istediği neydi insanın Tanrıdan? En fazla neye dua ederdi o küçücük dünyasında? Yeniden kurulan her günde insan, en fazla neye kızar ya da neye sevinir en fazla? Küçücük dünyalar kurduk dünyanın kendi etrafımızda döndüğüne inanarak. Sonra yalancı yüzleri sevdik, maskeli dostluklar kurduk, sonuna aldırmadan insanlığın. —Bütün ilişkilerden karşılık bekledik aşk dâhil.- Sonra sevgisizlik aldı yürüdü etrafımızda. Sevmelerin o çok az çeşitlerinden, hep en azını biçtik kendi payımıza. —belki de buydu en fazla hak ettiğimiz- Sonra sevgisizliğe gelince iş işte onun en yüreklisini seçtik kendi payımıza. Tanrıyaydı edilmiş tüm dualar. O’ydu gören ve bilen her şeyi. Ama o da unutmuştu artık kardeşlerimi. Yalın ayak savaşan ve onurlu mücadelenin neferleri olan kardeşlerimi. Onlar kendilerine verilenlerle yetinmeyen, aslında “kendilerine verilenlerle” savaşan benim kardeşlerim. Onları ben geçen yüzyılda görmüştüm Anadolu’mda. Anadolu’m değil miydi, yedi düvele meydan okuyan bu topraklarda? Şimdi o namus borcunu veriyor yanı başımda kardeşlerim. Kardeşimsiniz bana kardeşimden yakın olan… 30 Oca. 07… |