Yokluğunda Eylül
Yokluğunda Eylül
Bilseydim gideceğini, Kalman için ayaklarına dolanan engeller olurdum. Yokluğuna aşina gecelerden Elemli kederlerimi yok eden varlığını dilerdim. Gökkuşağın olayım isterdim Gözlerinin ela sarhoşluğunda Kendimden zerre zerre geçmekti varlığın. Yalnızlığında esirgedim sesimi Suskunluğuma hece yaptığım harflerinle Keder yüklü öyküler anlatıyorum yokluğuna Henüz konuşacak kadar Vazgeçmedim senden. Dört mevsim içinde Ölesiye hüzün yokluğun. Beklide yokluğuna aşina olan Elemli bir keder mevsimidir Eylül… Sen anlat gerisini Ben sustum Eylül. Nasıl tükendi varlığım onun yokluğuna Kim için yandı yüreği Kerem’in? Ya da kim için deli oldu Mecnun? Kim için günaha uzandı elleri Züleyha’nın? Aşk için daha kaç yürek yandı sevdiğine? Ben kimin ateşinde içtim hasreti? Eylül’ e tescilli yokluğun. Çoğul yalnızlıklara gebe her yeni gün. Sen gittin Eylül’ de Rüzgârlar yar selamı kadar geçerken Bir adım ötemde isli susuşlar karşıladı hep. Gittiğini anlattı Eylül Ömrüme adadığım sevdanın bittiğini… Acı bir iç çekiş kaldı yüreğimde Asılsız zanlar düştü aşk’a… Eylül gecesine koyu bir isyan gibi sızıyor ahım. Uykuları gözlerime haram kıldığım Kirpiğime tutunmuş aşk sızıyor gözlerimden, Yokluğunda gecen her Eylül Yüreğime kahır damıtan bir hüzün… 25 Eylül 09 Ayşe Çetiner |