Nefessizim!Yokluğuna sinmiş ürkek bir sitemdir ağıtlarım. Bu karanlık, Matem gecelerin gökyüzüne yerleşen,koyu bir isyan. Gözlerine sürdüğüm kederler gibi gece. Bu karanlık, Kervan geçmeyen kuyularda Yusuf’ un çaresizliği. Merhametsiz kan bağının ihaneti,karanlık. Yusuf’ un her iç çekişinde koyulaşan karanlık… İhanetle donanmış yüreği her bir kardeşin. Gözlerinde bir isyan, sözlerinde bir yalan. Ellerinde Yusuf’ un gömleği Masum bir kana bulanan, Masum yüreğin gömleği. Kenan ülkesinin kâbuslara susayan topraklarında Yitirdik Yusuf’ u diye söylenen yalanlar… Yakup’ un dudaklarında ağıtlar yaktıran yazgı. Yüreğine kor ateşler bağlayan yangın. Gözlerine inen dinmez bir gözyaşı. Yusuf’ un uzun sürecek hasretine sürgün her gece, Yusuf’ un hasretiyle imtihana çekilen bir ömür… Yusuf’ um! Dudaklarımda ateş yanıcılığında ağıtlar yakan acım. Kenan ülkesinde kaybettiğim sevdam. Masum yüreğine tohumlar ektiğim küçüğüm. Hasretine nasıl dayanır bu yaşlı yürek, Yolunu gözlerken nasıl tükenmez bu göz feri. Senin için öldü dediler Kanlar bulanan gömleğini elime verdiler. Biliyorum bu gökyüzünün altından, Ruhunu teslim edip gitmedin. Nefessizim! Hasretine sürgün bir ömürde sensiz, nefessizim… Topla hasretimi uykusuz gecelerimden Şakaklarımdan fışkıracak her elem, Gözlerime çökecek keder… Yakup’ un ağıtlarında anlattığı Gözlerine inen perdelerde Yusuf’ un hayaliyle yaşadığı, Gömleğine sürülen sızıyı aşk saydığı, Ayaklarının Kenan şehrinde adım adım aradığı, Yusuf’ un hasretiyle imtihana çekildiği. Dudaklarında hep aynı ağıt. Yokluğuna çıkan her yolda sensiz ve nefessizim! 13 Eylül 2009. Ayşe Çetiner. |