Ölüme Vuslat II
Ölüm, bıraktırır insanı mezarda ameliyle baş başa
Herkes gittikten sonra vurur başını istemeden taşa Çok hayıflanır anlayınca ölenin kendisi olduğunu Nedametleri fayda vermez derinden ahları çıkar boşa Ölüm, er veya geç bindirir insanı ayaksız tahtadan bir ata Mutlu etmez dünya nimetleri küstürür insanı hayata Hiç kimse övünmesin servetiyle şan ve şöhretiyle Belli olmaz muhtaç eder bir anda ekmeklerden bayata Ölüm, ahrete inanmayan için en büyük tuzaktır Nefis her zaman der “ben ölmem ölüm bana uzaktır” Ne zaman, nerede ve nasıl geleceği hiç belli olmaz Can taşıyan herkesin yanında vazgeçilmez bir azıktır Ölüm, yeniden dirilmek ve yapılanların hesabını vermektir Güller içinde diken dikenler içinde Muhammedi gül dermektir “Ölümün başımın gözümün üstünde yeri var” diyenler için En büyük muştu sevgili kulların yoluna güller sermektir Ölüm, kimisine dayanılmaz firak kimisine de en kutlu visaldir İbret almak isteyen herkesin er veya geç binmesi gereken saldır Ölüm şerbetini içmeye hazırlıklı olmayanlar için Tasavvur edilemeyecek kadar yürekleri parçalayan bir haldır. Ölüm, umulmadık bir anda hazırlıksız iken çıkar karşına Kimse engelleyemez karalar bağlanır albenisine güvendiğin çarşına Gel inat etme bir an önce in nefsin azgın atından Aksi takdirde ağıların en ağısı bırakılır kıvamında pişmiş aşına Ölüm, öyle bir yolculuktur ki yoktur asla bir daha dönüşü Bir acayip olur ömür projektörlerinin aniden sönüşü Babayiğit isterim ölüm meleği geldiğinde peltekleşmesin Asırlık bir çınar ağacı gibi dimdik olsun ölüme karşı duruşu 20/Kasım/2008 İbrahim Halil DEMİR |