DÜDEN
Toprak çeker ya insanı, bazen…
Hani, çıplak ayak dolaşmak isteriz ya… Dokunmak, avuç avuç savurmak… Çamur karmak, doyasıya… Hani, anamızı özleriz ya… Özlerim taşını, toprağını, suyunu… Yeryüzü, girişi… Yani hayat… Ağaçlı, çiçekli, ferah… Taşlı, tozlu, topraklı… İnişli çıkışlı… İster sağa dön, ister sola… Yollarında kaderin gidişi, gelişi… Ortası uçurum… Tuhaf bir durum… Kabrin kapısı, toprak… Mağara ağzı… Basamak basamak… Her an biraz daha ineriz Bir de bakmışız ki Kabirdeyiz! .. Nasıl girmişiz kovuklara? Karanlık, rutubetli… Yosun tutmuş her tarafı Her yer kapkara! Sesler kesilmiş Biz de susuyoruz. Bunalıyoruz. Yukarda kalmış dünya Sağ sol, ön arka, alt üst Altı yön; taş, toprak Islak mı ıslak Her şey altüst! .. Yeraltında da var, yol Yürü bir yol Işık ara Güneş, yeşillik, hava, su Ne kadar zavallıyız Ve ne kadar naçar, doğrusu… İner merdivenler İneriz biz… Tüylerimiz biz biz! .. Yediveren sarmaşık güller... Belirir renkler... Yemyeşil çimenler... Bir deli orman… Gürül gürül, çağlayan… Çağıl çağıl, çay… Tahtlar… Altından ırmaklar akan… Gül yüzlü çocuklar, kuşlar... Yiyecekler, içecekler... Meyveler, çiçekler, çimler… İşte güneş! İşte ay! Yıldızlar... Semaverde ateş Altında kaynar su Üzerinde çay... Dokun Bir kez dokun Dayan, bir tek damlaya! Ya… Vay ki vay! Taraçalar, çardaklar… Altında ırmak… “Cennet mi burası? ! ..” Diye bağırmak… Sonra garsonlar… Hizmet eder ya bunlar. Gılmanlar Ceylan gözlü huriler El değmemiş eşler… Cemal görmek nedir? Nasıldır başka? Her varlıktan bakan Bir Varlık var! Onur BİLGE |
Ceylan gözlü huriler
El değmemiş eşler…
ŞEN OLA DÜĞÜN ŞEN OLA...
Cemal görmek nedir?
Nasıldır başka?
Her varlıktan bakan Bir Varlık var!
BİR ZAMANLAR BAKTIĞIN,ADINA AĞITLAR YAKTIĞIN GİBİ.
KUTLU OLSUN.