*Yüce Allah onlara rahmet eylesin *Müminler kutlu bir ashab dinlesin.
Dikyanus adında zalim hükümdar Tarsus yöresinde azdıkça azar, Bir bayram gününde mabede varır Onun ülkesinde puta tapılır, Ülke halkı iki sıra dizilir Hükümdar geçerken beller eğilir, Girilir mabede putlar önünde Maiyet secdede bayram gününde,
Halk içinde bir genç secdeye varmaz Elini açıp ta puta yalvarmaz, Hükümdar vecd ile secdede durur İki genç bu gencin farkına varır, Bir müddet geçince tören dağılır Hükümdar erkanı saraya varır,
Mabette durumu gören o gençler Secde eylemeyen gence gelirler, Derler ki: “Bu gün sen secde etmedin Tanrılarımıza hiç eğilmedin” Genç der ki onlara: “Ey arkadaşlar Cansız birer puttur ordaki taşlar Fayda zarar gelmez onlardan bize Öyleyse niyedir tapmak güçsüze? Gökyüzünde yıldızları, güneşi Yaratan Allah’ın olamaz eşi, Bahar gelir yerin yüzü yeşerir Bizlere her türlü nimeti verir, Her şeye kadirdir kudreti sonsuz Niyazım onadır , yapamam onsuz,”
Gençler dinledikçe bu özlü sözü Açıldı hepsinin hakikat gözü, Dediler: “Biz taştan yaptık putları Tanrı diye ora koyduk onları, Geçtik karşısına secde eyledik Ya Rabb’i ne büyük günah işledik, Anladık şimdi biz, Allah’ım birdir Anamız karnında bizi diriltir”
Her gün toplanarak niyaz ettiler Saraydan bir kaçı şüphelendiler, Bir muhafız çıkageldi bir gece Gördü ibadeti dedi ki, nice? Anlattılar ona Hakkı Allah’ı Putlara tapmağı, gerçek günahı, İmana gelmedi kızdı, haykırdı Dedi ki: “Atamız puta tapardı, Tanrımızı sizler hakir gördünüz İyi bilin, asıldınız, öldünüz” Diyerek hükümdara haber götürdü Zalimdi hükümdar sonuç ölümdü,
Gençler toparlanıp ata bindiler Şehri terk eyleyip kaçıp gittiler, İlerde çiftlikte arkadaşları Onunda kaçmağa vardı kararı, Birlik olup ormanlığı tuttular Atları bırakıp yaya oldular, Birisinin köpeği de geliyor Döndürmek istedi, “kıtmir” dönmüyor, Yürüdüler akşama dek dağlara Gördüler bir büyük derin mağara, Gecelemek için gidip yattılar Kıtmir’i kapıda bekçi yaptılar,
Hükümdar askerle bunları arar İğneden ipliğe her yanı tarar, Zalim askerler ki, izi buldular Mağara önüne hep cem oldular, Dediler: “ Mağara karanlık çok dar İçeri girmeğe ne gereği var? Daracık ağzını taşla örelim, Aç, susuz bırakıp tüm öldürelim” Hükümdar kapıyı taşla ördürdü Şunları söyledi alayla güldü: “Var ise tanrınız kurtarsın sizi Öldürmek böyledir işte dinsizi” Diyerek ormandan uzaklaştılar Döndüler mabede puta taptılar,
Gençler mağarada hep uyandılar Sandılar orada bir gün yattılar, “Dünden beri bizler yemek yemedik Niçin yanımıza azık almadık? Birisi dedi ki,”Şehre varayım, Gizlice oradan ekmek alayım, Dediler: “Hükümdar görmesin seni Saklanarak yürü, kolla kendini”
Kapıya gelince baktı ki, duvar Bir küçük delikten ışıklar sızar, Yıkarak duvarı bir geçit açtı Açtığı geçitten dışarı çıktı, Yürüdü yürüdü şehire indi Ağzı açık kaldı, hayretten dindi,
Caddeler değişmiş yollar bambaşka Dükkanlar bir başka, insanlar başka, “Ya Rab bu ne haldir, rüyada mıyım? Yoksa ben başka bir dünyada mıyım?” Diyerek fırıncının önüne vardı Bir ekmek istedi parayı saydı,
Ekmekçi paraya şöyle bir baktı Sordu: “Bu gümüş paradır nereden çıktı?” Genç dedi ki, “Bak hükümdar resmine, Dün de ekmek almış idim kendime” Daha dün ayrıldım ben bu şehirden Yetmez ise çıkarayım cebimden,
Ekmekçi diyor ki, alay mı edersin? İnatla hazine bulmadım dersin, Şimdi polislere teslim ederim Yalan söylemekte kalpazan derim,
Aman der genç: “Hükümdarın yakalar Putlara tapmadım beni parçalar” Fırıncı der: “Boşa, aldatamazsın, Allah birdir elbet puta tapmazsın Hükümdarım adaletli bir kişi Anlayalım hele bu garip işi,
Polis, genci hükümdara götürdü Çıkardı huzura ileri sürdü, “Bu adam hazine bulmuş habersiz, Bulduğu paranın yılı belirsiz” “Hayır” dedi genç: “Para bulmadım Dünkü paramdır bu, gömü almadım, Dün burada hükümdar Dikyanus vardı, Putlara tapmazdık bizi asardı, Kaçtık dağa, mağarada uyuduk Ekmek almak için şehre sokulduk, Arkadaşlar mağarada kaldılar Geç kalırsam yakalandı sanırlar.
Hükümdar dedi ki: “Bunlar olamaz, Üç yüz sene kimse canlı kalamaz, Dün dediği üç yüz sene öncesi Elde para Dikyanus’un akçesi Arkadaşlarını varıp görelim Bu acayip işi bir öğrenelim,
Atlara binerek dağa geldiler Mağara önünde attan indiler,
Genç dedi ki: “Önce kendim gireyim Arkadaşlarıma haber vereyim, Onlar Dikyanus’u geldi sanırlar Belki de korkudan heyecanlanırlar,” Girdi içeriye sevindi hepsi Yakalanmadı ya şükür ya Rabbi
Dedi ki: “Kardeşler yattık uyuduk Biz bu mağarada ne kadar durduk?” Dediler: “On saat belki de bir gün Sorarken bizlere ya neden güldün?” “Hayır kardeşlerim tam üç yüz yıldır Uyumuş kalmışız bu nasıl haldir?” Dikyanuslar gitmiş, dünya değişmiş Zalimlik son bulmuş dünya değişmiş,
Duyunca bunları Hakka döndüler Allah’a şükredip orda öldüler, Hükümdar kapıda bekledi durdu Baktı ki içerde sessizlik sürdü İçeri girdiler neler gördüler Sıcacık cesetler, yeni ölüler, Ya Rab’i bu ne hal bize gösterdin Üç yüz yıl uyutup canını verdin, Öldürüp diriltmek senin şanındır Ashabı Kehf’ine bu ihsanındır,
Bu ashap yoluna bize yardım et Cümle müminleri cennet mekan et, Kuran’ında zikreyledin onları Muhammet’e metheyledin bunları,
Bu ashap uğruna merhamet ister Ümmeti Muhammet’e cemalin göster.
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
ASHABI KEHF (Yedi Uyurlar) şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
ASHABI KEHF (Yedi Uyurlar) şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.