16
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1563
Okunma

bu kaçıncısı
saymaktan usandığım bilmem kaç yüzüncü günün
bilmem kaç bininci saati
bir yılkı sevdanın terkisinde
zamandan azâdeyim
duraksız
noktasız virgülsüz
imgesiz şiirler demlediğim
bu kaçıncıdır yokluk sahuruna uyandığım
ki sensizliğe benden önce
niyetlenmiş
kara gözlerine benzer iki zeytin tanesince
kaç iftardır beklediğim
ey terinin tuzunu yarama bastığım yar
kaç bayramın yetimliği var çocuk gönlümde
bilir misin
kaç kandil geçti şehrimin üzerinden
ber’at mı miraç mı
adını anmaktan naçar
şaşırdı duaları ezberlerim
kutlu şerefelerden dağılan sabah ezanlarında
doğruyu söyle şerefin hakkı için
rahat mıdır yüreğin
ey gönlümün yüzünü eğen
gönül hanemi tarumar eden
hudutsuzluğum benim
inan
inan pişman değilim
ne sevdiğime
ne çektiğime
lâkin
tarifsizdir incinmişliğim
…
bu kaçıncısı
saymaktan usandığım bilmem kaç yüzüncü günün
bilmem kaç bininci saati
bu gün günlerden ne diye sorsa biri
duraksamadan ismini söylediğim
ey gözlerimi isli çıralarla sürmeleyen
tut ki bütün temmuz on yediler benim
bütün on yedi kasımlar sensin
bak
yaklaştı akşam
bir yudum su
bir hurma
ve demli çay kıvamı aldı vakit
ne beklediğimi bilmeden beklemekteyim
kurşuni bulutları eteklerime
güz yağmurlarını gözlerime biriktirdim
…
ey sevdasına kurban olduğum yar
gücenme
ve anla beni
artık
özledim demeye varmıyor dilim
CEYDA GÖRK___8eylül2009__06.12