Sanal sanrılar..Mısır'lı Ra..Mısırlı tanrı Amon, Siper etti ince uzun parmaklı narin elini gözlerine Baktı ufka; battığı yere güneşin. Sonra konuştu fısıltıyla: “İlan ediyorum ki, Bugünün adı Salı olsun bundan böyle. Çünkü us, tüm duyumları kapsadı bugün. Ve bugün Rahip, ilk kez kendisi oldu kurbanı törenin. Bugünün adı Salı olsun; Çünkü bittiği zaman tören, Ra adını alacağım. Belki de bir ilk; silip tüm yoklukları tek tanrı olacağım. Ve siz tüm duyumlar; eğilin önümde benim size eğildiğim kadar. Ve ben ne zaman sorarsam zamanı, Saatler on dokuz üçü geçmesin..” Zil çaldı iki kez: Tören başladı.. Şu ana ilişkin duygularım, Yalnızca şu ana ilişkin tüm düşünceler. Şu an gülen gözlerimde yok bir elem; Yok bir keder.. Bir su damlası kadar duru, Ve bir su damlası kadar berrak. Akıyor kafamdan düşünceler. Bir kahve fincanı kırılgan yüreğim duyumsuyorum. Bir kahve telvesi nefesin. Nefesin ve fincandaki nefesin. Karışınca ezgisine yaşamın bir gülücük doğuyor usuma Gülümseyen gözleri oluyorum sanki doğanın. Gülüyor gülleri, yakamoz akşamların. Açan karanfillerin ardında görüyorum seni, Yumuşaklığını dokunuşlarının. Sen olduğun için belki; ya da sen olduğundan yalnızca.. İki kez çaldı zil; tören başladı. Sarı sıcak bir dalga önce kesintisiz. Ardında karmaşası renklerin. Birden uyanış belki, Belki bir kırılma; bir birleşme yeniden. Yenidenliğinde uyum duyumların. Sırılsıklam bir ilkbahar belki Seni yaşamak. Yürümek durmaksızın Koşmak belki uzaklara Belki durmak aniden, aniden sarılmak sana. Sevmek belki yine yeniden sende hayatı.. İki kez sustu zil; durdu tören. Buradaki dalgınlık bir metafor. Birbirinin içinde her şey anlamında, Sanki biri bir şey arıyor bilinmeyen Hep bilinmeyecek olanı Hep bilmeyi koşulladığından olsa gerek Düşündükçe en derindekini özgürleşen Dahası içinde bir özgürlük ki, ardından gidilen. İki kez çaldı zil, başladı tören. Tik takları dokundu usuma anın. Her dokunuş bir ürperti ki, Sen belirdin aynamda. Kendinden uzaktın. Yakındın kendinden bana. Üflenen ruhun lezzetiydi dolan benliğime. Uçuştu o an çok uzaklarda bir yerde bir gülden bir yaprak. Sen doğdun içime. Birden bir yağma belirdi usumda. Üstün geldi duygular. Aldılar kendinde olmayanı hoyratça. Sürgit bir zaman belirdi..İletken. Yaklaşımlar çiçeklendi birer birer meyveye İştah açıcı çoğunluktaydılar. İşte o zaman yaşanılır oldu hayatım, Çünkü sen yansıdın aynamda.. Başladı tören. Çalınca iki kez zil. Tek tek açıldı düğmeleri zamanın. Bir gülümseme asılı kaldı yüzüme Nedendir anlayamadım önce içimdeki sevinci. Sonra dalga dalga yayıldı bir huzur. Aynamda sen bir çiçek gibi açtın Saçıldı kokusu özgürlüğün çok uzaklara. Düşündüm; sen olmasaydın olmazdı o an içimdeki o sevinç. Bir parmak bir zile bastı iki kez, Açıldı gümüş kapı ardına kadar Ardında kapının bir mücevher parladı Yaşam kendini törene ayarladı. Bir karanlık önce. Puslu bir gecenin içine gömülmüş gibi her şey. Sonra uçuşan tüller gibi girdi aydınlık. Kendini bilmez akşamları geri durdu ömrümün. Bir uç verdi bir filiz, reddedip tohumunu. Ayrımsadım gülümsediğimi birden aydınlığa En yakın dostum oldu; kucaklaştık aniden. En eskilerden söz etti bana açıp yüreğini. Anlattı bana içyüzlerini içinin. Sevindim. Yer verdim ona içimde, Eğildim kaygısızca önünde. Aydınlığını seviyorum aydınlığın. Açışını kendini. Özündeki saflığı; Ben oluyorum eriyorum içinde. Pırıl pırıl olduğumu duyumsuyorum. Mısırlı tanrı Amon, Çekti elini yüzünden. Baktı ufka doğduğu yere güneşin. Sonra konuştu fısıltıyla: “İlan ediyorum ki bu gün; Bundan sonra törensiz kalmasın kurbanı bu törenin rahibi. Çünkü usu tüm duyumlarını kapsadı bugün. Ve bugün rahip, ilk kez kendisiydi kurbanı törenin. Bugünün adı Salı olsun. Çünkü bittiği zaman tören, Ra adını alacağım. Belki de bir ilk; Silip tüm yoklukları tek tanrı olacağım. Ve siz törene katılan tüm duyumlar eğilin önümde, Benim size eğildiğim kadar. Ve ben ne zaman sorarsam zamanı, Saatler on dokuz üçü geçmesin..” Güneş yıkandı kendi ışıltısında, Doğdu rahibin gözlerinde. “Bitti” dedi rahip, “tören bitti” Mısır tanrısı Ra adını aldı sonra.. Sedat Akıncı |