..SiyaH KurdeleLi HayaT..
artı ömürlüklerin dibinde / bir eksi kalınmışlığım
ne bölünebilmelerim tutarlı / ne birbiriyle var bir katsayım (!) kızılcık şerbetlerini yudumluyorken, akşam sefasının önünde âlem ne sefa, ne de cefa görmemiş belli elden düşen bir müfreze barınağımın yerinde kendimden kayboluşlarımın, keza niyeti, sebebi kimdi? Kaşınıyor ellerim her bir dua’da bir yukarıya mahcup yüzüm, karanlığın ışığında müvezzi bir elin, bir bedenin bulaşıcı taşımacılığı sanki ruhum her bedene sağanak yağışlarım var benim, yürekte puslu her bir dokum… ters/düz bir acıyı besliyorum sanki dudaklarımda bir elmanın ısırığı kalmış Havva’dan yadigar kullara zahiri niyetlerin körüğünü çekmiş bir adam/sıradan melodi olmak varken tüm şarkılarda, nasıl geçerse geçsin artık faslı ömrüm ziyan şimdi bu yollarda… bir tegazzül, dizelerine uydurmanın kaside-i vecdi tabi ki uyarına bir isyan/ ne güzeli şimdi? mutasyona mı kalmış içimizdeki ihanetin nedenleri? öze gelmeden başlar/gözdeki fer/fecir(lik) hâli şavrole bir arabanın içerisinde saklı sanki, tüm peydahlanan düşler tetikliyor bir hikayede sonumuzu… kaç kurt kaldı ki bu yalpalanan dünyada? siyah kurdeleli kızı yesin / ak dururken mülteci bu masalda! .. |
geç falan kalmadım
bekledim biraz ölçtüm biçtim kardeşim ortalığı
yüreğine sağlıktan öte bşr şeyler bekledim ama nafile...
gençlik imgelerimiz dedim ya
otuz yıl kadar öncesinden söz ettim birazda
şavrole bir arada
bahçesi çiçek dolu bir ev
etkilendiğimiz o siyah beyaz filmlerdeki söylemler dilimizde
arabesk şarkılar...
bir araba
bir ev
birde sen
Vayyyyy beeeeee...(Bu sahnede kadir inanırın mümüklerini hala anımsarım)
sonra bekar odamızın duvarlarına yazılan o yazı...
şimdi niçin hüzünler utangaç
ve içim biraz acıyor
multeci aşaklar mı
yoksa anılar mı?
eyvallah yürekli kardeşime...