ZİLZAL ŞAİRİ
İftar sonrası gül kokluyordum.
Adını bıraktığım şehirde Genç yüzüm hüzünde Oruç gecesi buğulu gözlerimizde . Bu kızıl sisiyle dolunay şehirde Uzun uzun türkülerle ulusal üşümede. Zilzal Sûresiyle şair olmuşum Yoksa fakülte kültürüyle anardım seni Bağıra Çağıra! O gökkızılının Ayı düşmüş üzerine sonra da şiir yazmışım gözlerine, Tutmuş bir buldozer kaldırmış Kirpiklerini Bir siren sesiyle gitmiş kirpiklerin. Sonra... Sarsıntı aklıma asfalt sıçratmış olmalı... Oysa son güne değin paslı demirlerimizi de eritmiştik Senin örs ve çekicin sanat galerisinde halka açıktı Benim Tanrı Dağı’mın problemleri halledilmişti: Allah-u Ekber dağlarında sarı yüzümüzün Gündelik savaş alanlarına çıkarak... Oysa sıradan ve dümdüz konuşmalıydım sana. Keşke yığınlar altında kalmayaydın, gitmeyeydin! Şimdi beni ararsan Uhra’nın seçilinde, üzülürüm ; yanımdasın Yüreğime yüreğime geliyor mavi Ukba. Şimdi her onüç martın gecesine yılan soğuğu gibi bağırmışım. Ey deprem sen bendekini aldın! Ey!..Bedendekini çaldın! Ne kadar uzun uzun gezsemde aşinam bu bulvardı: Ergenekon bulvarı. Geceyalnızıydım, polisler kimlik sorarlardı Birlikte sigara içmeye alışmıştık ... En son beraber mahvolmuştuk. En son felsefemiz Allah’ı nasıl da tanımıştı En son... Artık şu yüreğim sus! Bak götürürüm sevdayı yoluna Düşünmeden Sigaramıza yanık türkü daha yakarım. 1992 |
edeb tarafından 2/27/2010 12:35:12 AM zamanında düzenlenmiştir.
edeb tarafından 2/27/2010 1:23:16 AM zamanında düzenlenmiştir.