MUTSUZ ŞİİR
Bak,
Kimseler kalmamış bu şehirde.. Issız,sessiz,gariban artık buralar.. Bahar arsız,güneş arsız; Kara kışıma aldırmadan arz-ı endam eder yediverenler! Yağmura hasret kurak toprağım ben; Kurumuş çatlaklarıma bir damla su yok mu? Yüz rahmetin biriyle on sekiz bin alem nasiplendi En vahşi hayvanın yavrusuna merhameti, Bir ananın evladına şefkati, Bütün yaratılmışlara yetti,sana yetmedi..! Senin vefada koskoca bir evin, Cananların tarlasında kaç dönümlük yerin, Ve hatta, Rüyalarıma bile girmişti, Kabe’nin duvarlarında merhamet resmin, Yazık,yitirmişsin hepsini.. Müflislerden yazılmış adın, Kalmamış elinde avucunda, Hazinem der olmuşsun,divanelik kalmış yanına.. Kim verdi bu eğreti icazeti sana? Kim susturdu sesini ki, Ortasında kaldığın suallere yarım kaldı cevabın? Çatışmanın en hararetli anında cepheyi terk eden sendin Sendin diyen,”yoruldum,beni bu mektepten mezun edin”.. Gidişim kadar masum ve çaresiz değildi gidişin; Öyle bir sürdün ki atını, Toz duman oldu ortalık… Sinsice ve öldürmeye hevesli gittin, Düşmanın ihanetine denk oldu eziyetin.. Bütün kıymetleri terk edip, Beş para etmez özgürlüklerin paçasına yapıştın.. Uğursuz itlerin ulumalarındaydı kulağın, Sesimi öksüz bıraktın,sözlerimi yetim..! Beş vakit,bahçemizde, Başını göğe kaldırıp uluyan o köpeğin kulluğu, Gözyaşlarını utandırırdı; Zikir uğultularına kulak tıkadın, Küfür nidalarıyla kervan tuttun.. Han kurduğun cariyeler meclisi olsa yakmaz canımı, Şen kahkahaların da gönlünce olsun! Lakin ihanetine bir teselli bulamadım ben, Kan revan içinde bıraktığın ömrüme, Yardan başka yar hayali de düşmedi! Kaçmadan,saklanmadan,mertçe bakan gözler dikildi karşıma Ve ağzımdan çıkacak bir söze kulak kesildi. Bense kaldıramadım aradan,onulmaz acılarının perdesini Her başlangıca gölge düşürdü yazdığın hazin son! Zaman demiştin,en iyi ilaç yaralarına, Bana da yollar yar olur bundan sonra… Yollar sana, Her kahrıma tanıklık eden bu şehrin yalnızlığı da bana.. Zaman akıp gitti, Bak,benim hala bu kan çanağı gözler! Şimdi devir gözlerini bak yalnızlığıma, İhanetle kirlenen sevdama,acıyan gözlerinle bak Ve küskün hasretlerle geçmişe gömdüğüm heybetli hayaline Ve gıpta ile bakanların,alkış tutanların dilindeki küçülmüş adına, Tuz üstüne tuz bastığın yaralarıma bak, İhtiyarlamış gençliğime ve resimlere hapsolmuş güzelliğime bak! Sadece bak! Çünkü elden bir şey gelmez artık! Biz bu dermansız aşkı, Kalın halatlarla geleceğin düşlerine asmıştık; Vuslata varmadan koptu inceldiği yerden.. Muhabbet testileri kırıldı yapıştırdık, Kırıldı yapıştırdık, Ve tuz buz oldu testiler; Usta sanatçıların mahareti de yetmez artık! Ben bu aşkı, İçimdeki dipsiz boşluğa bıraktım; Bir sevda ihtimalim daha kalmadı, Beni tanıyanların tanıklık edeceği bir aşk daha yaşanmayacak! Cennet aşklarını düşlüyorum; Şeytanın ilmiyle amel edeninse cennette yeri yok! Hep bir şiir ister dururdun benden, Bense mutlu şiirler yazmakta marifetsizdim biraz.. Bak bu sana ilk ve son şiirim! Sahibine yakıştı bu şiir; Değilse de sahibi kadar insafsız, Onun ilhamlarıyla onun kadar mutsuz! Bana mutsuzluğun bütün renklerini sen ezberlettin! Şimdi elimde tuttuğum bu kara kitaptan, Geçmişimi okuyorum Ve her geçen gün azalan gücümle, Yeni cümleler kurmaya gayret ediyorum Ölüm soğukluğunda, Anlamsız bir hasretin nöbetini tutuyorum Ve işte küskün bütün çiçeklerim, Kırık kolum kanadım,kan çanağı gözlerim! (Biliyor musun,hiçbiri haklı değildi bizim kadar!) Sadece soluk alıp verdiğim bu şehir kadar sessiz ,ıssızım! Sırtımda hançer, Cesedim Ve ayak izlerin; Doyumsuz bir aşktan artakalanlar! Ve sen, İhanetin piri! Bu cesede “ol!” emri gelinceye kadar, Ahımda mahpus kalacaksın..! H.B. 20.08.09 (ŞÜKÜR KAVUŞTURANA!) PİR’E SAYGISIZLIK ETMEMİŞİMDİR İNŞAALLAH;NACİZANE İHANETİ ANLATTIM!!!!!! |
Tebrikler üstadım güzel bir şiir yüreğine kalemine sağlık kalemin,daim olsun.esen kalin...