HER YENİ GÜN YENİDEN VURULMAKbir görüş günü unuturlar gözlerinde beni seninle uyanır şehrin yazgısı korkusunda üşümüşlüğü yatağını ıslatan çocukklar ağlar duyulan ilk ezanla kaybolur simitçinin sesi tanıktır bir kaç satır yazılmış mektup bir adam intiharındayken açlığın tutuşur ahşap binalar bir yaşam daha kundaklanır böylece sabıkalıdır meydanlar art arda okunur kalabalıkların künyesi fahişe vesikalarında iş ilanları on üç on dört yaşlarında bir çırak aranır her şeye inat susarsın bilmez misin ki bizlerden bir gün daha çalınır sabahçı kahveleri güne tedirgin başlar polis telsizlerinde ülkemin adı çayın tadı acıdır işçi pazarlarında acemice ayaklanırda düşüncelerim içimdeki son militanda yakalanır ellerim bir çingenenin ellerinde kalır düşlerimi çalar ustaca umutlarımı vermemde unutmaz beni bir daha aslında çarpık yazılmış bir öyküyüm yaşam gibi anlatılırım roman meyhanesinde bir şişe şaraba vururlarda gençliğimi şaşarım suçluyum en az mahpusdaki ranzalar halden anlamaz gardiyanlar gibi masumum görüş günü gözlerinden alınamayacak kadar nereye baksam kullanılmış bir ihanet kirlenirim alabildiğine bulamazsın bendeki yitik ülkeyi çekip gitmeler yaraşır hem sana hem bana bende vurulur bende susarsın Ayşegül Gökdemir |
bir adam intiharındayken açlığın...
unutmaz beni bir daha
aslında çarpık yazılmış bir öyküyüm
yaşam gibi
anlatılırım roman meyhanesinde
bir şişe şaraba vururlarda gençliğimi şaşarım...
Kitap ne zaman Ayşegül?
Valla çıkmazsa haylaz çocuklar gibi gelip kapının zilini çalıp kaçarım:)))))