Sabah , adı İstanbulsun
Sessizliği bozan martı çığlıkları,
İskeleden acele kalkan günün ilk vapuru, Köşede buram buram simit satan ihtiyar, Uykulu gözlerle bakan, daha uyanmamış yar gibi, Garip ama güzel bir sabah, adı İstanbul Gidişlerin dönüşleri güzeldir ya hani, Bu sabahlarda gidişler bile hoş, Çünkü; adı İstanbul Gözkapağı karanlık, Masmavi gözleri denizin, Güneş ile aydınlanan gündüzdür sabah. Hırçın, ürkek, bir o kadar işveli, Yaşamın ahengine ritim tutan denizi, Sus diyeni yok , bu sabah, adı İstanbul… Geceleri sevdalar satılmış sokaklarında, Gündüzleri gariban oturur kaldırımında, Üstünde gezeni, altında yatanı, sorsan nedir mutluluk, adresi belli, Emirgan da yürümek gece yarısı, Eyüp de haykıran mazi ile keyif kahvesi, Sultanahmet’te geçmişe yabancı kalabalık, Beyoğlu’nda Tanzimat kalıntısı, Güzeli-çirkini, bir sabah, adı İstanbul… Üzerine yağmuru deyen paltom, Soğukluğunda beni ısıtandır ey! Sabah, Dost sıcaklığında senden bir parça Üsküdar. Aşınmış yollarında kalbimin acısısın, Sen sabah, adı İstanbulsun... Kilometrelerce araç kuyrukları, Kuyruklara tanıdık, yürümeyi unutmuş simalar, İçinde koşuşan, senden bi-haberler var… Kadıköy’e salınarak inen, Geçmek için Beşiktaş’a, Elinde çiçeklerle vapur bekleyen sevgili, Her dem ciğer yangını havanı solumak, yürümek Galata’ ya Sen ilk bahar gibi her lahza müjdeci, Geçen zamanınla sonbahar kadar hüzünsün, Sen sabah, adı İstanbulsun. Acısı-tatlısı hepsi bir arada, Sende yaşayan sana her gün yar. Eski köşklerinde boğazın, Kanun, ud, tambur, Duyulur tüm duygusallığında fasıllardaki huzur, Sen aşkı unutturan satır. Kadir, kıymet, hatır, Soranın, bilenin, vefalın, Belgrat’ta mı terk edilmiş yaşlı katır. Pikniğinde, çayırında, altın boynuz Haliç’inde, Maziden, hale kızmış, Keser, satır, Bilmese de bazısı hatır, Doğan şems ile aydınlat, Sen konuş, sen söyle, Yazarı, şairi sana yazsın, Satır satır Sen sabah, adı İstanbulsun… |
asbayfet tarafından 6/3/2014 2:09:17 AM zamanında düzenlenmiştir.