KİME EMANET?
Neydi ardında yatan, gizli saklı ümitler?
Kadını ve erkeği, evliliğe sürükler, Her ağızda başka ses, her beyin başka fikir, Kiminin aklı sağır, kimi dilinde zikir. Sen ki habersizsin ya, ne olup ne bitiyor, Meçhul geleceğine, elbise biçiliyor, Sen doğmadan başladı, hayatın parsellendi, Sensiz verilen karar, şimdiden örselendi. Gelmen için dünyaya, kararını aldılar, Gecenin bir kaçında, azimle çalıştılar, Hesabını yaptılar, defterini dürdüler, Gelecek hayalini, düşüncede sürdüler. Doğmuşsun bir aleme, neş’esin elaleme, Derdin sıkıntın büyük, nesin sen sülaleme? Dokuz ayın ümidi, çekildi tüm meşakkat, Geldin dünya hanına, zırıltın da muvakkat. Sen ki hala bilmezsin, bu dünyada işin ne? Kim bu adamla kadın, şu gögsü emişin ne? Ah bir dilin olsa da, aklındakini sorsan, Bilmediğin dünyanın, hesabıyla bir yorsan. Şarkılar olmuş ninni, ta bebeklikten duydun, Anlaşılmaz yaygara, çaresizdin uyurdun, Hayat lay lay lom du ya, öyle görüp büyüdün, Çok gecmeden ey çocuk, sen de kalkip yürüdün. Sonra duydun birkaç söz, anladın ki hayat zor, Sonra herkes söyledi, merakın her neyse sor? O ne? bu ne? şu neydi, ağzından çıkan soru, Ekmek elden su gölden, daha görmedin zoru. Az kaldi be çocuğum, hepsi anlatılacak, Üç yaşında başlayıp, hayatın bunalacak, Ailen başta zâbit, ömrünce gitmeyecek, Her ne söylersen söyle, kader değişmeyecek. Lakırdım uzun oldu, tez sadede geleyim, Vermek isterken bir ders, kimseleri üzmeyim, Gördüğün bir hayattır, paldır küldür yürüyen, Sen de hayat yolcusu, ayağını sürüyen. Sana birkaç sorum var, annene de sözüm var, Düşünsün ki babalar, sözden gayrı çözüm var, Çıkarın şu gözlüğü, alın dürbin sözlüğü, Çocuğuna verdiğin, şu hayatta neyin var? Şimdi geliyor sabır, tarafsız gözlemlerim, Sen de biliyorsun ki, senin de özlemlerin, Lakin bir şeyler yanlış, herşey terse gidiyor, Bütün niyetler halis, fakat içim gidiyor. Senin çocuğundur o, benimse vatandaşım, Üzülelim istemem, yarın olur kardaşım, Senin yaran bana har, elemimiz müşterek, Solmasınlar isterim, biraz himmet gösterek. Düşünürüm dururum, gece gündüz her zaman, Gelecek onlarınsa, herşey olsun tastamam, Terbiyesinden tutun, ilmiyle amil olsun, Hatta yetmesin bir de, üstüme amir olsun. Bütün kültür mirası, tarihin Osmanlısı, Küçük bir toprağız da, dünyanın en şanlısı, Milletimizdir asildir, an’anemiz meziyet, Bunları korumaya, varmi ki özde niyet? Çekinmeyin bir sorun, Resulüm Muhammed’i, Acep hiç duymuş mudur? Fatih Sultan Mehmed’i, Ezan nedir bilir mi? , camiyi görmüş müdür? Kur’ânın ayatını, kulağı duymuş mudur? Malazgirt Selçuklu’yu, Ergenekon’u öğret, Milletimin yurdunu, Anavatanı öğret, Sakın unutmayasın, Kurtuluş Savaşı’nı, Nasıl kurtuldu vatan? Atatürk’ü de öğret. Hele bir sor bakalım, atasını tanır mı? Genç Osman’ı Selim’i, alîm Akşemseddin’i, Yoksa maziyi duyup, onlardan utanır mı? İmam-i Azam ile, Seyyid Burhaneddin’i. Mevlana’yı da anlat, Mesnevi’sinden bahset, Hacı Bektaş-ı Veli, Yunus Emre’den bahset, Ya hiç lafı geçti mi? , meşhur Mimar Sinan’ın, Kulağın çınlattın mı? Kanuni Süleyman’ın. Çanakkale harbini, bir kere anlattın mı? O müthiş tarihi, hiç O’na yaşattın mı? Bilir mi nasıl geldi? , şu topraklar bugüne, Değeri bilinmezse, dönülmez mi o güne? Şu vatanın işgali, nasıl oldu da oldu? Osmanlı yadigarı, nasıl düşmanla doldu? Şimdi zaman değişmiş, savaşlar başkalaşmış, Kültürse düşman gibi, anlat ne şekil almış? Peki biliyor mu ki? , Türk’ün başka dostu yok, Sahip çıkmalısın de; yurdumun düşmanı çok, Okusun adam olsun, ilim irfanla dolsun, Vatanımda her çocuk, birer başbakan olsun. Haydi söyle ve anlat, gelenek göreneği, Sen olabildin mi? , doğrunun tek örneği, Anam babam diyerek, sözünden çıkmadı mı? Yanlışı gördün ama, gözünü yummadın mı? Televizyon belası, kültürüne darbeyken, Eğitip öğrettin mi? , kumanda elindeyken, Şimdi boyundan aşmış, belin de kamburlaşmış, Hani emanet nerde? , senden de uzaklaşmış. Ya bilir mi? şehidi, sınırda mehmetçiği, Kundağında vurulan, o masum bebeciği, Açlığı hiç tattı mı? , peki susuz kaldı mı? Harçlığından üç kuruş, muhtaca uzattı mı? Sen hiç söyledin mi? ki, evsiz insanlar da var, Ona hiç anlattın mı? , bunlar sokakta yaşar, Onlar hiç üşümezler, soğuk sıcak duymazlar, Kuru ekmek aşıdır, “yemek” le de doymazlar. Dürüstlük ve doğruluk, hep beraber yaşarlar, Yalancı düzenbazlar, kuyusunu kazarlar, Bir masal gibi anlat, güzel hasleti sevsin, Sevmenin değerini, yaşayarak öğrensin. O’na söylemelisin, “yalnız AŞK için evlen”, Mantığı boşver oğlum, seviyorsan gül eğlen, Para-Pul tama etme, aşktır en büyük değer, Dinliyor musun kızım? , sevgi herşeye değer. Yaşlılara saygıyı, hürmeti de öğrensin, Ana ve babasını, dinlemeyi öğrensin, Biraz ihtimam gerek, ilgiyle besleyelim, Görsün siz de güzellik, görgüyle süsleyelim. O’na anlatmalısın, “para nasıl bir şeydir? ” Hiçbir zaman söyleme, “para yalnız her şeydir”, Kumbarayı öğrensin, tutumluluk ne demek, Yerli malı kullanmak, ya paylaşım ne demek? Hic hatrından çıkmasın, büyüklerine saygı, Göstermeyi bilmeli, tüm insanlara sevgi, Hayat onun hayatı, vatan hepimizindir, İstikbal emaneti, yalnız gencimizindir. Kahve köşelerinin, dumanlı muhabbeti, Maalesef onlardan, esirgersin şefkati, Yüzlerini sadece, uykuda görüyorsan, Gelmelisin kendine, duyupta dinliyorsan. Çocuğun seni özler, babacım demek için, Seninse yolun gözler, annecim demek için, O küçücük yürekler, bilseniz ne büyüktür, Biraz ilgi alaka, yüzünde gülücüktür. Hiç ağzıma almasam, hiç anlatmasam dedim, O melanet illeti, hiç konuşmasam dedim, Fakat zalim insanlar, çocuklara bulaşmış, Eroini esrarı, sigarasıyla yakmış. Sadece düşünün ki, yoktu dünyada daha, Kurdunuz hayalleri, saf ve temizdi daha, Şimdi yanıbaşında, hayalleri O kurar, Sevgin eksik olursa, hesapları O sorar. İbret-i alem için, son sözlerim söyleyim, Sen de bir gel kendine, deme ben hep böyleyim, Ellerinize doğdu, elinizden gitmesin, Yazık olmasın emek, yürekler incinmesin. Bak ta bir etrafına, çoluk çocuk ne halde? , Pospstarlar düşlenir, rüyalarsa işgalde, Ağızlarında şarkı, hedef zaten kalmamış, Evlilik oyun gibi, sanılır istikbalde. Konuşması bozulmuş, kelimeler buz gibi, Bir sözü söylemeye, diliniz ketum gibi, Sen de biliyorsun ya, alacağın cevabı, Kah üzer kah kırıcı, sanki dövecek gibi. Bâtılı tasvir etmek, hoş olmasa gerektir, Bütün bu sorunları, herkes bilse gerektir, Düşünün ki istikbal, çocuklara emanet, İşte büyük mes’ele, etmesinler ihanet. Sözüm hitama geldi, büyük soru burada, İstikbal şuracıkta, ama kime emanet? Sen ki hazırsan eğer, evladın işte burda, Diyebiliyor musun, artık O’na emanet. Metin içten üzülür, vatan topraklarına, Üzerinde yetişmiş, körpe evlatlarına, İstemem zâil olsun, verdiğimiz emekler, Her zaman düşünün ki, .......................................v a t a n.....k i m e.....e m a n e t...? Duyar gibiyim seni, yüreğinde sızı var, Görüyorum gözünü, biriken bin damla var, Haykırmak istiyorsun, “etmedik ki ihanet”, O zaman Ey Kardeşim, .......................................v a t a n.....s a n a.....e m a n e t...! 30.05.04 / Frankfurt ***Bu soruya herkesin gönülden bize EMANET diyeceğini biliyor ve bize bırakılan emanetlere dört elle sarılacağımızı arzuluyorum. Emanetin emin ellerde olduğuna yüreğimden müsterih olarak bu şiiri sonuna kadar okuduğunuz için ve duyarlılık göstereceğinizi de bildiğim için herkesin yüreklerinden öpüyorum. Metin Eser |
yaşadığımı şimdiki zamanlara ışık tutuyordu...
emeğinize sağlık...
saygılarımla...