Platonik aşk
…./Her ne kadar adı masal olsa da, bazı gerçekler var ki,masal değildir ama bir masal gibidir,
…./Zamanın birinde biri vardı bir dost bir sırdaş diyebileceğim her akşam içer içer ağlardı ve derdini dökerdi şimdi aramızdan ayrılmış olan bu kişi. …./İşte bu kişi amansız bir hastalığa tutulur,tutulduğu hastalığın adı da, aşktır,aşk olmasını aşktır ama, onun ki bir başkadır.Hani derler ya platonik aşk mı ne, işte onun ki de öyle bir şeydir. …/Birine deli gibi tutkundur bu,aklı fikri hep onda olup onunla nasıl tanışacağını ona neler söyleyeceğini ezberler dururdur, hatta ona şiirler yazar bir gün olur da,onunla tanışırsam ona okurum diye düşünürdür. …/Ama o bir türlü kendinde ona yaklaşma ve onunla tanışma cesaretini bulamaz uzaktan uzağa sever durur o. …./Sonunda karar verir onu istetmeye, babası olmadığından yanındaki anasına konuyu açar ve yalvarır durur,ille de istede iste. …/Anası oğlum der hele, önce bir tanışalım,kimmiş kimin nesiymiş bir öğrenelim sonra gider isteriz der ve sonunda başlar anası onu tanıyan birini bulup,neyin nesidir araştırmaya ve sonunda acı bir gerçek çıkar ortaya. …/Oğlunun deli gibi aşık olduğu güzel kız, üniversitede okuyan bir gençle sözlüdür ve onlar okulun bitmesini bekliyorlardır evlenmek için. …/Bu gerçeği öğrenen delikanlının dünyası başına yıkılır ve memleketini terk edip İstanbul’a gider, kendini hiç bilmediği bu şehrin kalabalığı arasında kaybettirip onun acısını unutmaya,ve sevip de sevemediği kadını bu kalabalık şehirde unutmaya çalışır artık. …/Ama aşk bu öyle kolay unutulmaz ki,her ne kadar sevgisi karşılıksız olsa da,ümitlerinin bitmesi içindeki aşkı bitirememiştir. …/Ve günün birinde bir haber çıkar gazetelerde, Marmara’nın kıyısında boğulmuş bir gencin cesedi bulunduğu,Saray burnundan kendini denize attığı yazılıdır, ve onun cebinden de şiirler yazılı ıslanmış blok not defteri çıkar. …/İşte bu genç o aşık gençtir. …/Masal gibi görünse de masal değildir ve bu bir gerçektir. Deli gibi sevmiştim, ışık yandı sanmıştım, karanlıklarıma, ama yakmadın,ve yakmak istemedin, istesen ferhat olur, dağlar delerdim, senin aşkına. Del demedin,deldirmedin, meğerse kader ağını örermiş, sevmek harammış da bana, harammış da, bana. Bir evet deseydin yeterdi, o zaman ben, demir kapıları kırar, dağlar aşar, gelirdim sana, şiirlerle, aşkımı sunar, ve sen de çok seviyormusun diye sorardım, destelerle, güller koyardım, kucağına. Ölüm bile vız gelir, artık, sen aşkımı söndürdün,sevdamı bitirdin, olmaz dedin de bana, ben seni sevemedikten, sen bana yar olmadıktan sonra, seni bir başkası severse sevsin,bana ne. Bak, ey güzel kız, şimdi gurbetteyim, gurbetteyim görmemek istememek için, ama ben,ama ben hala seni düşünürüm, seni ne unutabildim, nede çıkarabildim aklımdan, sen mutlu ol emi, mutlu yaşa sen o sevdiğinle. Bu gün,bu gün ben, seni tamamen unutacağım, ve çıkaracağım aklımdan, ve çıkacağım senin dünyandan A.Yüksel Şanlıer 16 Ağustos 2009-08-16 Antalya. |