GölgeHer yerde gölgemin ayak sesleri, Bir vakit uykuya dalsam, düşümde. Ardımdan gel, diyor bana, dön geri... Gece-gündüz, adım adım peşimde. Parmağı var düşsem hangi günaha, Bütün çıkmazlarda hep onun sesi. Gölgemin yüzünde birden kahkaha, Yakarken göğsümü ateş nefesi. Birden kayboluyor, bir nûr görünce, Ama sonra tıpkı bir sırtlan gibi, Koşuyor ardımdan olunca gece, Sokuyor rûhumu bir yılan gibi. Gölgemin dişleri geçiveriyor, Kalbimin içine, rengi simsiyah. Gölgemin içinde bir şey eriyor, Gözümün önünde, akşam ve sabah. Işık kesildikçe, gölgemin boyu, Uzuyor tâ arşın ötesine dek. Son noktada kör ve dipsiz bir kuyu; Bir ışık kesilip, hep bekleyecek. Ve diyecek; işte buraya kadar, Burası her şeyin, kaçılmaz sonu. Yakılacak birer birer ışıklar, Ve sona erecek gölge oyunu. Gölgem ayrılınca kof nesnesinden, Düşman kesilecek, öz kaynağına. Tanıyacağım o gün gerçek sesinden, Bilerek düştüğüm halde ağına. Ankara, Ağustos 2009 |
Düşman kesilecek, öz kaynağına.
Tanıyacağım o gün gerçek sesinden,
Bilerek düştüğüm halde ağına.
hoş geldin sefa getirdin..
hoş geldin şiir getirdin..
her sevda nicesine el sallamaktır...
içindeki başkalaşmış insanlıkta..
teşekkürler üstad..
saygıyla.