ANNE
Anne, öncesini bilmem, hatırlamıyorum
Sokaktan beni eve zorla götürdüğün, Zamanları hatırlamamak mümkünmü. Sabah ter temiz giysiler giydirdiğin, Aksama kirden tozdan görünmez olurdu. Hele bide yemek saatlerinde, Sokak, sokak beni aramam, Bulduğunda da eve götüremediğin için Sokak ortasında zorla karnımı doyurman, Unutulurmu anne, dün gibi aklımda. Anne, aksamları elim yüzüm toz çamur gelirdim de Gelir gelmez güğümde ısıttığın suyla, Naylon leğene oturtur yıkardın beni. Misler gibi paklar, ellerinle yanaklarımı sıkar, Öyle bir derinden öperdin ki, Unutulurmu anne, dün gibi aklımda. Anne, erkenden yatırırdın beni, zaten yorulurdum, Akşama kadar yaramazlıklardan, hemen uyumazdım. Bazı akşamlar komşular gelirdi beni sana şikayete, Kiminin camını taşlamışım, kiminin tavuğunu kışlamışım, Kiminin bahçesinden birkaç meyve aşırmışım. Gelir sana söylerlerdi, ben uyumuş numarası yapar dinlerdim. Onlar gittikten sonra beni bir korku sarardı. Bana kızacaksın dıye korkar, yorganın altına girerdim. Sen yatağıma gelip yavrum der öper, yorganımı düzeltirdin. Unutulurmu anne, dün gibi aklımda. Anne, tarlaya giderken benide yanında götürürdün, Sabah azığımızı alır tarlanın yolunu tutardık. Tarlaya geldiğimizde ilk işin, salıncak kurmak olurdu. Sen çapa yapmaya başlardın, ben sallanırdım. Arada yan bahçelerden biseyler aşırırdım. Gördüğünde kızar “yavrum bizimde var derdin” Bende bıliyordum bizimde vardı ama, Yaramazlık olacak ya, yapardim işte. Öğle vakti azığımızda ne varsa oturur yerdik. Soğan, domates, biber, yoğurt ne varsa. Ne tatlı olurdu kuru ekmekle bunları yemek. Şimdi yediğim en güzel yemekler bile o tadı vermiyor. Unutulurmu anne, dün gibi aklımda. Anne, büyüdüm delikanlı oldum, yine az çektirmedim sana. Yine akşamları şikayetçilerin ardı arkası kesilmedi. Sadece sikayet sebepleri değişti, Mahallenin kızlarının anneleri yokmu. Neymiş kızlarını rahatsız ediyormuşum, Kadınlarla kavgaya tutuşurdun, “benim oğlum yapmaz öyle seyler” diye tuttururdun “kızlarınızı tembihleyin rahat bıraksınlar oğlumu” Der beni sonuna kadar savunurdun. Unutulurmu anne, dün gibi aklımda. Anne, ben askere giderken göz yaşların sel oldu. Boynuma sarılıp “vatan borcu oğlum” diyerek uğurlamıştın beni, İlk ayrılışımızdı, anne senin yanında ağlamadım, üzülme diye, Otobüs hareket ettikten sonra gözlerime dur diyemedim. Bana yazdırdığı mektuplarında, yavrum; “nasılsın, rahatmısın, harclığın varmı, kendıne ıyı bak, hasta olma “ Tembıhlerın vardı her mektubunda, Ha bide beni uğurlarken döktüğün göz yaşların vardı, O satırların arasında. Unutulurmu anne, dün gibi aklımda. Anne, askerden döndüğümde sevdiğim kızı isteyelim demiştim. Senin düşündüğün başkası varmış olmaz demiştin. Arkamda ılk durmayışındı bu, bana ılk hayır deyişin, Yinede benim sevdiğimi kızı gidip istemiştin. Sanki beni senin elinden alıyorlarmış gibi, Nasıl da benim için kavgalar yapmıştın. Unutulurmu anne, dün gibi aklımda. Anne, seni yeni yeni daha iyi anlıyorum. Senin yerini hiç kimsenin tutamayacağını. Evlat sevgisinin yüceliğini, fedakarlıklarını. Anne inan hiç kimse yerini tutmuyor. Ne yar, ne evlat nede bi başkası. Senin kadar kimse feda edemez kendini bana. Senin ellerin gibi hiç bir el okşamadı yanaklarımı. Senin kolların gibi hiç bir kol sarmadı beni. Hasta olduğumda senin kadar yürekten, Kimse sabahlara kadar beklemedi başımı. Unutulurmu anne, dün gibi aklımda Anne ellerin nerde Anne yüzümü okşayan Anne kolların nerde Yavrum deyip bana sarılan. Anne. |