SÜT DÖKMÜŞ KEDİLER...
El - ense çektim
Eli, kolu olmayan Kuru yalnızlıklara Haykırdım son nefesimle Sonsuz karanlıklara Bölüştüm insanlığımı Sımsıcak ekmek tadında Zift sürdüm yüzüne Çirkin bakışların Koştum düşe- kalka Yalancı düşlerin ardından Çözdüm kara sevdanın Turnalar türküsündeki gizemini Yere sert vurdum ayaklarımı Takla attım, Eminönü’ndeki güvercinleri kıskanıp Alnıma bir çizgi çektim Namusuz akşamlara inat Gece dahil, bir günlüğüne Kiraladım Agop’un Tek gözlü, balık lokantasını Yedim, içtim bir güzel İki büyük boy Mum yaktım Biri yakamda, biri masamda Biri de elimde Üç karanfille donattım Fakir balıkçı lokantasını Pikapta eski bir plak " Ben seni unutmak için sevmedim" Gün boyu, gece boyunca Çalıp, durdum bu şarkıyı Yıkadım gözyaşlarıyla Kan ağlayan yalnızlığımı Ufak göz pencereden El salladım ay- dedeye Acaba gördü mü beni ? Aman, adam sen de Canlı iki göz Seven bir yürek O vefasız görmemiş ki Ay görse ne çıkar Mehtap görse ne ? Davul- zurna çalsam Alem, kendi aleminde Boşver be deli gönlüm " Batsın bu dünya " diyeceğim de Zaten batmış Batacağı kadar Kuş lastiğiyle savaşan Acemi ve çaresiz Bir Don-Kişot’tur yüreğim Sular ister tersine aksın İsterse düzüne Bende gönül derdi Bir değil, Bin düzine Savaştan çıkmış komutanların Şaşkın bakışlarıdır tavrım El- kızı dediler El- oğlu dediler Onurlu bir sevdayı Yediler Ah sizi gidi Süt dökmüş kediler Yıllarca yetmedi mi Boş sokaklarda miyavladığınız ? Yoksa, yoksa ben miyim Düşmanca ilk kovaladığınız ? Gün olur, devran döner Yapışırım yakanıza Yeter benim insanlığım Yeter benim inancım O temiz sandığınız Sahte, göz- akınıza..! Oktay ZERRİN oktayzerrin.azbuz.com |