ÇİSELEMEK BİLE DEĞİLMİŞSİN…ben bu gün kabul bekleyen bir yağmur duası gibiydim yedi kat gökyüzüne uzandı ellerim ve yalvardım yedi katın yedisinde ayrı ayrı bildiğim tüm dualarla yüreğimin tüm gücüyle çatlamış topraklarım için seni diledim bağdaş kurup oturdum yokluğunda çakır dikenler büyüttüğüm çorak bozkırın tam ortasına sarı sıcağın alaca tozunu örttüm saçlarıma kavruk yaban otların arasına karıştım yağmanı bekledim bir büyük yangındı güneş tam tepeydi ve gölgem bile yoktu beklemenin azabında erir gibiydim serinliğin geldi ilk önce savruldu saçımdan alaca tozum gölgen düştü gözlerime kurşuni bir buluta sarılmıştı kirpiklerin sonra sesin geldi dalga dalga yayılıp çöken sis misali vazgeçip hürriyetinden esir düşmüş esrik bir yankıya benziyordu sözlerin toprağı özleyen damlalar bekledim kelimelerin içinden bekledim ki deli yağmurun başlasın sağnak sağnak sel olsun da alıp götürsün çöl kurağımı sonra bir çimen gibi yeniden yeşereyim istedim hayır yağmadın ne yazık gri bir bulut gibi geçip gittin nasıl da cimriydi serinliğin nasıl da yoksundu yüreğin oysa o ilk akşam nasıl da gümrah bir bahar iklimiydi sesin nihayet o beklediğim yağmurlar yağacak demiştim meğer gözyaşım bile daha ferahmış damlalarından meğer sen hiç yağamazmışsın hiç yağmur olmamışsın meğer sen çiselemek bile değilmişsin… ceyda görk 20 ağustos 2006 13.59 |
...
Hiç bir şey değilmiş aslında.
Boşa ümit bağlanan sahte bir buluttan başka.
Sevgi ve saygılar abla.