Tövbekâr
Güldüğüm her an’ı günah bilen tövbekâr,
Ölümün koynunda soğuttum yüreğimin terini. Uslanmaz kasırgalarında tükettim dizlerimin ferini. Sen çekme, günahınla boyanmış aşkımın son ipini. Züleyha bakışlı gecelerin uslanmaz melikesi, Dön maziye, dudaklarıma kim sürdü acının zehirini ? Sırtıma hatıra diye saplayan kimdi kanlı hançerini ? Yaralarıma derman diye kim sürdü ölüm illetini ? Ben; karanlıklarına bir mum alevi ararken; Sen, güneşli sabahlarda sırtıma kör hançer sokandın. Ben; bir gözyaşına canımdan vazgeçmişken, Sen, gönlüme sebepsiz mahşer kurdurandın. Yaralı yüreğimde kör bıçakları biledin, sustum. Fırtınaları saldığın o ıslak gözlerimi çoktan kuruttum. Tövbekâr olsan da zaman salıncağında Artık uyan rüyalarından, ben seni çoktan unuttum. Hicranını gömüp zulmünü kendi kusurum bildim. Gönlüme acını revâ görüp, hakkımı helal ettim. Günahta nasırlanmış yüreğine dayanamayıp, Günahları dudaklarımı sürüp affını Hak’ tan diledim. Şubat 2006 İsmail Sarıgene |