SUZ-İ DİLÂRA...gecenin lâciverdine gizlenir göz yaşları mahzun alabildiğine pür-keder ve asi bir serzenişle derbeder çağlar ha çağlar masum sarışın bir perçem kadar günahsız bir çocuk yüreğidir şimdi eski sevdâlar sitem yüklü ertelenmiş vuslatlara gizlenir ve küllenmeyen ateşler saklar ne çok mevsim ne çok ayrılık ah.. ne çok hüzün birikir kirpiklerde süzülmek için eski bir şarkı bekler o billûr damlalar bilinmez belki bir lâle devridir beklenilen Selim sûz-i dilârada "Ab-u tab ile, bu şeb hâneme cânân geliyor" derken bilmez ki gün gelir gözün karası bahtın karasına karışır demlenir asırlık acılar sevmek zamanı vuslat zamanı kurşun gibi ağır ve mermer bir lâhit gibi maziye küskün olsa da zamanlar hiç bir zenginlik gerçek değildir yüklü bir yürek kadar sevdâyı mürşid bilen müridin sükûtunu ancak ehl-i dil anlar ... itirafıdır yazılmamış yaşanmamış kapanmış binlerce devr-i aşkın ve süzülmek için şimdi suz-i dilâra bir şarkı bekler o billûr damlalar... ceyda görk _______________________________________________________________ Türk Musıkimizde, Suz-i dilâra makamını bulan ve terkip eden 3.Selim Han’ın aynı makamda bestelediği yürük semai usulündeki eseri Ab-ü tab ile bu şebhaneme canan geliyor Halvet-i ülfete bir şem-i şebistan geliyor perçemi ziver-i dûş-u nigehi âfet-i huş Dil-i sevdazedeye silsile cümbüş geliyor Ah el aman ey yüzü mahım Söyle nedir benim günahım Erişmiştir göklere ahım Feryad ederim şekva ederim senden balâya Aman...ah geliyor vay... |
ancak ehl-i dil anlar"
Susmasını beceremeyenler elbette muaftır!...
Ama gerçek şiiri okumanın keyfini tattım.
Kaleminizle varolunuz şaire...