SENDEN GERİYE TOMURCUKLAR KALDI
Farz olduğu zaman sevginin gözyaşları, toprağıma
Artık hiçbir önemi kalmıyor Kara borsaya düşmüş yağmurların Tetikte kalmış parmaklar işaret ediyor Gezi, gözü, arpacığı… İlaveten ölüyorum biçimsizliğimde Hüzne serenatlar yazıyor, yalnızlığım Temaşa ile dalgınlığında gözlerinin Elektrik çarpıntılarının izi kalıyor Ruhumun her bir köşesinde Neden Allah’ım! Yetmedi mi geçmişteki isyanlarım? Diğerlerini dışarıda bırakmayan içsel hesaplaşmalar Üzerine dışarıda hayat bulmaya çalışan sünepe dokunuşlar Nüshası olmayan sevgim, değersizleşiyor Her dönüşünde bu kahpe çarkın Yudum yudum korsanlaşmış aşklar Adının solfej triplerinde sürekli seni sayıklıyor mekânsızlığım Nefretin ile sevgim arasına güneş giriyor Işık teorilerine inat Güneşin gölgesi oluşuyor gözlerimde Neticesinde dalmışım yine Açık arttırmalara kalmış bakışlarım… Eksi iki kere sevmiştim hani seni Biri senin yerine, diğeri kendime Nasıl bir matematikse artık sevgi Asla sıfırlayama diye Ölüm! Zannetme ki canım değerlidir benim Ebed korkusu da değildir Beni senden caydıran Lakin nasıl, nasıl kıyabilirdim ona olan sevgime? İzmarit kokusunda tattım bir gün aşkı Ansızın… Nerden geldiğini göremediğim Kronik yalnızlıklar silsilesinde Sevmezdim zaten aşk şiirlerini oldum olası Ama nasıl kıskandırdı hayat bilemesin O yar diye başlayan sözcükleri Ne derece zordur bilirim bu isteğim Issı bir şiir de bana yazar mısın sevdiğim? Yalan yok bende, yalan değildir, konuştuklarım Ezbere püskürdü, alev dağları içindeki kara mizahı Şimdilerde eşkâlleşiyor yüzlerde, silik tebessümler İmreniyorum, bu ıssız şehrin gamzelerine Masumdu aşkım Bitkindi çoğu kez ve açtı, susuzdu… Neden ki gelecekten geçmişe, kendime gidişlerim? Uhrevi kentlerde kayıp ilanlarında okuyorum kendimi Ürperiyorum Rampalarına takılmışım Çoğu kez Palyaço kılıklı dönemeçlerinde, hayati helezonların Acaba, kim bilir kaç kez tur bindirdi hayat ikimize? Sendeki benden, bendeki sana sesleniyorum: Elbet ki değildir, yalnızlığının sebebi turfanda bir aşk Ve aslında hiç gülümsemek istemedin o fotoğraflarda, biliyorum Geçmişte attığın çığlıklar fısıldadı, kulağıma Sağır oldum… İnanmak istiyorum ya, inancım o yüzden olmalı Lütuf olduğunu görememişler gülüm Kalbini kırmışlar yalnızlığa El ele verip, üstüne deprem olmuşlar Ama inanmakta yetemiyormuş aşkta Ruhunun göçük duvarları arasında sevgi tomurcukları sezmiştim Bir sır Lâl bir rüzgâr esse Esse de üfürse üzerindeki nefretini, Ellerimde tomurcukların kalır... |