Yine gâm kervanı kalktı içimden
Yine gâm kervanı, kalktı içimden,
Dedim ki;”bu civar, yâd’a yaraya” Toz bulut yükseldi, gönül göçümden, Ayağım dolaştı, düştüm bora’ya. Cehd edip doğruldum, heman yerimden, Gördüm kan süzülür, gonca terimden, Alevler fışkırır, sanki derimden, Şaşırdım giderdim, acep nereye. Elimde asa’m var, çıkında suyum, Söğüt gölgesinde, demlendi vay’ım, Hicri kelâmından, dolunca kuyum, Dedim ki;”dökeyim bunu dereye” Mahi dile geldi;”eyleme Ozan, Yıkar mı sineni, vefasız suzan, İmtihan ediyor, yazını yazan, Var git yollarına, Mevla’m koruya” Çün duydum bu sözü, çırpındım birden, Topladım çıkını, saçtığım yerden, Ben ki ahd etmişem, geçerek serden, Lazım ki bu gönül, derman araya. Çıktım dağ başında, yatıyor çoban, Sürü meleşiyor, sırtında gaban, Dedim; “korkmaz mısın gelirse Yaban” Dedi; “insan dalar tokken sürüye. Emir gelir ise, Hünkârdan şayet, Hasta ve yaşlısı, sağlama diyet, Var ise nasibi, alacak elbet, Çün Adalet budur, koysan daraya” Dedi;” ne inlersin, söyle derdini, Yaran yârden midir, döndün ardını, Terk etmişsin belli oba, yurdunu” Dedim; "değme sakın, ahd’ı karaya". Gösterdi eliyle, virane mezar, Dedi; "gelip geçen eyliyor nazâr, Zannetme âşıklar, sıdkından bezer, Var git bir Fatiha, oku oraya” Vardım yanlarına, bir yar başında, Öksüz isimleri, kabir taşında, “Gün görmedik yazar, gönül işinde, Kim dua okursa, yâre yürüye” “Çün bunu okuyan, yakmalı canı, Yaktıkça Sübhân’a, dönmeli yönü, Zalimin bulunmaz, İman’ı Din’i, Bize kasdedenler, bir bir çürüye” Okudukça ciğer, kabardı durdu, Aldı beni benden, yollara vurdu, Demek benden daha, dertliler vardı, Söyleşmek mümkün mü, yara- bereye. Oradan eriştim, küçük bir köye, Çeşmede kızların, başında oya, Seslendim sesimi, birisi duya, Dedim; “çökeyim mi biraz şuraya. “N’ola bir su verin, kurudu dilim, Çoktandır yoldayım, yitirdim yolum, Tutmuyor ayağım, tutmuyor kolum” Dediler; “vah yazık böyle yüreğe” Verdiler çeşmeden, buz gibi tası, Dediler;” terk eyle ey âşık yası, Belki yârin duyar, bu garip sesi, Ses vermezse dön gel, yerleş buraya” İçtikçe gözümde çoğaldı ziyâ Dedim; "yüzleriniz benziyor aya, İstemem ki hasret, sizlere kıya” Dediler; “cevap ver hele soruya” Dokun şu sazına, inlesin teli, Belki bize değer, sevdanın yeli, Kim için aşarsın, dağları çölü” Dedim ki; “dinleyin, geçip sıraya” Rüyamda görmüşüm, bilmem izini, Gözlerim kamaştı, görüp yüzünü, Her yerde ararım, ben ki özünü” Dediler; “bağlıyız biz de töreye” Dedim; “gamzesi var, edası nazlı, Bir haber yayıldı, ağyâra sözlü, Derdim pare pare, bağrımda gizli, Bir de siz vurmayın, bahtı karaya. Feleğe dargınım, kırdı kanadı Yollara düştükçe, yaram kanadı, Biter mi içimde, vuslat inadı, İsterse kabrimi, çalı bürüye” Dedim;”adı Elif, duruşu şirin, Saçları belinde, gülüşü serin, Sanki emsalidir, aydaki nur’un Bakışı dönderir, canı çıraya” Dediler;”her söze inanma âşık, Elalem yayıyor, yalandan beşik, Yaradan bahşetsin size bir eşik, Saçları benzer mi, biraz sarıya? Dinle âşık dinle, şâdlığın yeni, Yârinin yüzünde, var mıydı beni, Var ise aylardır, bekliyor seni” Dedim; “Billah doğru, düştüm Saray’a” Makberi’yim şükür, eriştim ona, Dermanı verdiniz, bu köhne cana, Dilerim bahtınız, kavuşsun şan’a, Ölüm gelse gayrı, dönmem geriye… Makberi – Ahmet Akkoyun……….29/06/2009……19:30………İst Not: Şiirimi seslendiren değerli gönül dostum Mustafa ZORLA’ya selamlarımla |