Turanı Görürdüm
Turanı görürdüm gençlik rüyalarımda
Dost rüzgârlar eserdi nazlı Mayın korkusu olmazdı dağlarda yaylalarda Güle oynaya gezerdi canlar analı kızlı Pasifik kıyısında bir bayrak dalgalanırdı Al renkli, aylı yıldızlı. Turanı görürdüm gençlik rüyalarımda Azerbaycan’da Vahabzade seslenirdi Türkistan’da Çolpan şiir okurdu, yazardı Ey, dağları göklere selâm veren büyük ülke, Niye senin başında kara bulutlardan bir gölge? diye sormazdı Düğünler, dernekler kurulurdu her gece Kavuşurdu sevenler Nazar değmesin diye dualar okurdu Türbelerinden başını kaldırıp erenler. Bosna’da bir bebek ağladı mı Yakutistan duyardı Her can bir vatandı Her can diğerine candı Bütün çiçekler üşenmez Mutluluk kokardı. Turanı görürdüm gençlik rüyalarımda Üç beş kuruşun hesabı yapılmazdı beyinlerde İhaneti silerdi bakışlar sözlüklerden Dede Korkut’un mertliği çarpardı yüreklerde Kendinizden başkasına inanmayın derdi bir Ak Saçlı Bilge Sakın ha Birilerine hoş görünmek için şu ölümlü dünyada Sakın ha güzelim haritaları parçalamayın… Nehirler berrak akardı her mevsim Bütün yollar sevda tüterdi Taş sevilirdi, toprak sevilirdi, dün sevilirdi, yarın sevilirdi Herkes kendine güvenir Karşısındaki bilirdi. Yanlış rüyalar görmüşüm şimdi anladım Uzaklara bakarken yakınlar parçalanmış Yeter Yeter ey ayağımı üzerine sağlamca basamadığım vatan Bıkmadın mı her düşen gülde beni yıllardır yeniden ağlatmaktan… |