Kimsin Yazıtı
mehmet, sabri’nin can dostu,
davut’un azılı düşmanıdır. annesinin tek oğlu, babasının baş belası... sinem’in sevgilisi, esra’nın partneri, gülçin’in babası, rana’nın eski kocası... ramazan’ın amiri, yeşim’in memuru... yılmaz’ı tanımaz, fatma’yla otobüste gülüşmüştür. bakkal rıza’nın ayak üstü muhabbet ettiği, semra’nın arada sırada içtiği... engin onu hiç sevmez, kazım ise bayılır... mustafa’ya borcu var, yunus’tan alacağı... nedim onu çok yanlış tanımış, suna ona aşık olmuştur. yahya’ya haksızlık etmiş, berna’nın kalbini kırmış, yusuf’un büyük bir derdini halletmiştir... uzatmayalım; roller ve kişiler değişse de ne görüntü yakalamışsa osun sen başkası için. seni, seninle değil, sunumunca, kendince gördüğü ve algıladığınca bilir muhatap. boşu boşuna yırtınma. neysen o ol. o da sana ne ise o olsun. hoş olmasa ne olur? sen sen olduktan sonra, gerisi yüklem, tümleç, teferruat... kasarak yaşayan kasılarak ölür. olmadığı kişiyi kendinde sunumlayan yutturabilir bunu gayrına; ama kendi yutamaz. kendine bile yutturduğunu sandığı bir an, tepetaklak olur dünyası. artık o da yeni ve farklı bir dünyadır. her yaşam yaşamın öznesinin ayarıncadır, etkiler ne derse desin. irade ne derse o olur. tabi varsa bir irade... dolayısıyla insan, başkası olmaz. başkasınca da görünse sonuçta kendincedir. kim kimi göremediği gerçekliği ile algılayabilir ki? her anın bir dank sesi ve anı vardır. an an yaşarız... bazı an çok sürer yaşamı kapsar, bazısı an kadardır. kim bilebilir? ’dünya ve yaşam levazımları benin için, ben varım diye var’ demek lazım. bütün bir yaşamın baş aktörü hissetmeden yaşamdaki anlam başkalara malzeme olmaktan öteye gitmez. her yaşam kendini kutsamalı ve kendine kıymetini ihmal etmemeli. Mailis Nalars Kimsin Yazıtı |