Hayırdır be Rüstem?
Bakıyorum da Reno marka arabayı sağa çekmişler, bir de radar pozisyonuna geçmişler?
Maksat hatır sormaksa şayet, neticesinde de ceza kesmekse niyetleri bu aşka. O başka. Bilsinler ki ne Rüstem’den ne de bu minibüs şöförlüğünden vazgeçmem. Bütün mahalleli de bilir. Babamdan yadigardır bu minibüsle şöförlük bana. Hayat zor, şartlar ondan daha zor. Haa, az kalsın unutuyordum, Kadıköy - Pendik hattı, bana yamuk yaptı. Bende çamura yattım abi. Sana bu blogu Gültepe - Levent hattında, laptopumdan derleyerek yazıyorum.. Dert etme be Rüstem! Karbüratör gibi su kaynatmam, illa ki seni canım çektiğindendir.. Bir daha aşklayayım seni diyorum, ne diyorsun? Ben seni, Avrupa yakasındaki marketlik sevgilerle değil, varoşların damarlarında beslenen sevgilerle seviyorum. Gözleri güzel olmuş insanın ne çare, okumasını bilmiyorsa sevdiğini. Senin kulakların da güzel, anladık be Rüstem Benimde sana güzel diyeceklerim var. İyi oku, iyi anla şimdi tamam mı? Yamuk yapma bak Rüstem! Göz dedik de aklım durak kesildi birden. Bu dünyada iki (2) kör tanıdım. Birisi aha beni göremeyen sen, ’’Rüstem’’. İkincisi de aha da senden başkasını göremeyen ben ’’Hamide’n’’ Bu arada demiş idi ki ninem! ’’Bu dünyada sakın sevme Hamide. Eğer, Seversen de sakın ihanet etme. İhanet edenleri de asla affetme!’’ Ulan Rüstem, Hatırlamak o kadar kolay mı? Bir gece yarısı aniden Melahat’ın koynunu hatırladın da gittin? Sonrada benim ciğerimi cartlak kebabı gibi ettin? Unutmak o kadar kolay mı? Utanmadan,"Unut şu olayı Hamide’m" diyorsun. Hadi oradan Rüstem, çektir git istersen. Ahh ahh Şu geceler var ya şu geceler.. Seni düşündüğüm kadar uzun olsaydı, inan ki dünyada insanlık da bir daha gün yüzü göremezdi. Ne demişler KOCAMAN sevenler? Aşkı, sev, say, hürmet et, fakat önünde eğilip büzülme.. Şeytanın da işi yokmuş gibi, içimden sesleniyor kurnazca. ’’ En asil intikam affetmektir’’ diyor. Ya Şeytan’ın çocuğu doldurursa sonunda. Beni sevdiğini söyleyen dile değil, benim için ağlayan kalbe inanırım bundan böyle. Seviyorum dediysem ki, dedim. Sanma ki aşkım pazar malıdır. Benim sevgim de ’’Vakko romadır.’’ Yalvarıyor gibi görünüyorsam oradan? Asalatli kalbimin merhametindendir.. Aslında diyeceğim şu ki, şeker de tatlı olabilir, bal da, reçel de, ama hiç biri senin kadar tatlı değil be Rüstem.. Seni herkes sevebilir, Ayşe’de Fatma’da Melahat’de, ama ’’hiç biri benim kadar sen değil.’’ Anlıyor musun beni Rüstem? Seni anlatmak da, unutmak da, sevmek de inan ki çok zor. Çok zor. Hele de direksiyon sallarken, intihar gibi bir şey. Şunu beynine iyi belle. Sen, kalbimde tek başına yolculuk eden bir Rüstem. Bense, bir minibüs dolusu yolcuyla ( 10 kişi de ayakta ) seni ahiret hayatına götürecek olan Hamide’n. Son kez bilesin ki, şu Melehat’la olan çapkınlığına, bir de benim Ford’un ara gazına acayip kıl oluyorum.. Neden dersen, ne zaman ki seni unutmak için tam gaza basıyorum, en son olarak hatırladığım sol şeritte olduğum ve ani frene bastığım, sonra mı? Gözlerimi cennet gibi bir yerde açıyorum öyle çok şaşırıyorum ki inanamıyorum gördüklerime. Nasıl mı? Bak şöyle.. Sen, yemyeşil çimenlerin üzerinde boylu buyunca uzanmışsın yere Rüstem. Yanında da sana sımsıkı sarılmış vaziyette ben. Ne mi yapıyorum? Seni seviyorum Rüstem. Hamide’n. (Melekler hayırlı uçuşlar diler) Fotoğraf: Hürriyet. Fotoğrafta ki hatunsa! Rüstem’in bir gece yarısı aniden hatırladığı Melahat. Zaten o geceden sonra Melahat’ı hiç gören olmamış. Hamide’nin bıraktığı nottan öğrendik! Sabiha Rana |
Yanında da sana sımsıkı sarılmış vaziyette ben.
Ne mi yapıyorum?
Seni seviyorum Rüstem.
Hamide''n.
(Melekler hayırlı uçuşlar diler)
...
.
Hadi sen gittin anladık ta
Rüstemi ne diye taktın
Meleklerin kanatkarına
....anladııııımmmmmm....Başkalarına bakmasın diye.. Ne zekiyim değil mi:)))
Kadın, kadın, kadıııınnnnn..........Meleklerine ihtiyacım var.