DOĞUŞTAN SABIKALI
Ey babamı bağrında saklayan!
Bakır tenli, mistik memleketim, Silvan Hasino inlerinde sana sesleniyorum Bağırıyorum! Bağırıyorum! Ey elleri nasırlı, tezek kokulu, naçar anam! Söyle! Ben doğuştan mı sabıkalıyım? Ölmek değil, ölmek değil bikes anam Oysa yaşamak isterdim Diyar-i Bekir’de Lakin hayatım sansürlendi daha on sekizimde Ey! Diyar-ı Bekir Ey acısını yüreğimde beslediğim şehir! Sus artık yeter ağladığın Birazda gülümse Diyarbakır’ım Bu özgürlük tüten kırmızı topraklarında Bir ses ver ne olursun bak sana ağlıyorum Aç, aç kapılarını yeter ölmek istemiyorum Ağlamayı bilirdim, fakat ölmek ne demek anne? Kırık dökük düşlerimi süsleyen ümitlerimle Oysa yaşamak isterdim Diyar-i Bekir’de Gelmişse, dayanmışsa çivisiz kapıma Ve beni bekliyorsa eğer o iki hecelik ölüm Olsun anne ölmenin ne olduğunu bilmesem de Ölüm şerefi bende şerefsizlik onlarda kalsın anne Beyhude Adam der ki! Son sözünde Gaye öldürülmekse Diyar-i Bekir’de Bir değil Bin değil Milyonlar hazır ölümün gölgesinde ölmeye |
Söyle! Ben doğuştan mı sabıkalıyım?
Ölmek değil, ölmek değil bikes anam
Oysa yaşamak isterdim Diyar-i Bekir’de
Lakin hayatım sansürlendi daha on sekizimde...
çok güzel yazmışsın heval yüreğine sağlık