SÖK, GİT...Şimdi yüreğim, yüreğinin gücünden yoksun Çünkü yüreğim, artık sen yoksun ! Hangi akla hizmet gittin Hangi iblis çekiminde, beni terkettin Şimdi yerle yeksân düşlerim Ah benim yasında tutuk gülüşlerim Ardından bakakaldı Çenesini kördüğüm sardığım ölüşlerim. Ah benim çetrefilli hayatım Cımbızla ayıklamıştım kıymıklarını Dişlerimle çıkarmıştım can kırıklarını Ciğerlerimde kalan son nefesle Ha gayret söndürmüştüm...sevda yanıklarını Ama...Hayret...Beyhudeymiş çırpınışlar Küllerinden yeniden doğuyor şimdi Ertelenmiş haykırışlar Sakın dil uzatma sevdama Bu gönül, bu sevdaya ‘’Geçer!’’ diyenin Alnını karışlar... Kolay mı bir yâr için koca ömrü tüketmek Reva mı tırnaklarla örülen aşkı Böyle yerle bir etmek Ben sana işlenirken yâr ilmek ilmek Sen hangi cesaret Sicim sicim söktün çilemi Bu tutku, bu yangı, bu alaz hasret Bilmem ki, aşk mı, eza mı... Yoksa çile mi? Zaten gözlerim kör karanlık Gittiğin günden beri, Zaten ömrüm bir anlık Bittiğin günden beri, Şimdi sızım sızım sızlıyor yüreğimin elleri Zaten amansızmış çırpınışlarım artık Senin için uzanan el-amanlara yazık. Şimdi bir yanım felç, bir yanım zinde Bir yanım sende kalmış, bir yanım bende Böyle yarım yamalak nasıl yaşadım? Anlamadım ben de... Savur dört bir yana şimdi ahını Zulüm kıyımında, sal günahını Şafak çözülmeden, zifirken daha Geceye göm yeniden Umuda açılan, nev sabahını. Sen ki suskun yüreğime sedâ salansın Düşlerimle nakşettiğim tatlı yalansın. Şimdi söyle Sensizliğin bıraktığı kor alevlere Külle tûfan yüreğim nasıl dayansın? ...Yâ Rab ! Bu nasıl fıtrat? Şimdi sök her ne varsa senden hatırat Giderken yaktığın kor ateşe at Onlar da yansın... Şengül CENNET 20-6-09 |
yorumlamak haddim deyil, kaleminiz daim olsun,
yüreginize saglik, tek kelimeyle muhtesem bir eser.
saygilarimla...