kurt kiz!..
kurt kız!..
gözlerin nemlenmesin sevdanın yalnızlığına sancıların yüreğine hüzünler ekmesin gelip geçecek dört mevsim güzlerin baharların coşkusu düşecek gönlüne deniz mavisinde düşlerin çoban yıldızı gibi parlayacak yarınların güzel günlerine yediverenlerin açacak renk renk... seni her gördüğümde efkarlardasın başın dik, yüreğin pek iken karanlık dehlizlerde kalmışlığın dağ başlarındaki kurt yalnızlığın yurdumun sahipsizliğinde ezilmişliğin kerkük’te, ülkemde ben yok edilirken katliamlar gözlerimize sokulurken her gecenin nursuzlaşmış karanlığında sineme vurur ta ötelerden bilir misin kurt kız!.. sen sanma ki; sevdalardan ayrılmış yürekler ettiğimiz yeminler unutulup gitti yok be kurt kız, yok öyle! geçmişin şanlı yürüyüşleri zindesindeyim ardıma bakmadan yürürken hedefe önkuzularım hala gözlerimde kan kan yorgunluklar, hainlikler belimizi büksede dirilişimiz yakındır göreceksin sen daglarimizda bizim turkulerimiz soylenecek ağlamaların dinsin, kaşların çatılsın yarınların zaferine başın doğrulsun gayri kurt kız!.. |
YATAN KURDU RAHATSIZ ETME KALKAR ISIRIR...
Bozkır töresi dedik, boynumuzu büktük... Kıldan ince kılıçtan keskin bildik... Kan kustuk, kızılcık şerbeti dedik... Kırılmayı tercih ettik, eğilmeyi bilmedik... Dağlarda gezen birer asi maral idik... Düze indik töre bozuldu kardeş...
Sevgimle.