KANDAHAR DAĞLARI'NDA LÂLELER AÇAR" Kuzey Afganistan’ın kahraman Türk evlatlarından AZAD BEG KERİMİ’nin aziz hâtırasına" İnsanca çırpınışlar alınmadı kaale, YUSUF BİLGE * Yukarıdaki resim AZAD BEG KERİMİ’ye aittir. 27 Mayıs 1997’de şüpheli bir helikopter kazasında şehit düştü. Kendisi hakkında fikir sahibi olmak isteyen dostlar için 1988’de ANKARA TÜRK OCAĞInda yaptığı konuşmayı affınıza sığınarak aşağıya aldım. AFGANİSTAN KUZEY VİLAYETLERİ İSLAM BİRLİĞİ BAŞBUĞU AZAD BEG KERİMİ’NİN (1957-27 MAYIS 1997) ANKARA TÜRK OCAKLARINDA YAPTIĞI KONUŞMA... "(Hamdele ve Salveleden sonra) Bismillahirrahmanirrahim” Ben Azad Beg; Afganistan’ın kuzey bölgelerinde yani Güney Türkistan’da yaşayan 5,5 milyon Türklerin temsilcisi olarak Türkiye’ye geldim. Bizim bölgelerimiz olan Kuzey Afganistan Türkistan bölgesinde Türk soylu 150.000 mücahidimiz var. Bu 150.000 Türk mücahidimiz bizim teşkilatımız dışındaki 3 ayrı hizbe dağılmış durumdadır, 4 hizib olan benim komutamdaki bölükte ise 41.600-41.700 Türk mücahidi vardır. Diğer 3 hiziblerde olduğunu bildirdiğim Türk kardeşlerimiz silah yardımı, diğer yardımlar ve silah almak maksadıyla bizden ayrılmışlardır. ( Aramızda herhangi siyasi ayrılık sözkonusu değildir. ) Geçtiğimiz ay Cenevre’de Pakistan ve Afganistan’ın kukla Öküzün Necibi (Necib-i Gav) yönetimi arasında imzalanan protokol uygulansa bile cihadımız bitmeyecektir. Niçin bitmeyeceğini sizlere anlatmak istiyorum: Mücadelemizi niçin sürdüreceğimizi anlatmam için şu meseleyi iyi anlamanız lazımdır: İşgale kadar Afganistan’da her türlü yetki ve hak Peştunlar’da toplanmıştı. İslam’da, İslam hukukunda , şeriatta şu hiçbir zaman söz konusu değildir ki her türlü yetki ve hak sadece bir kavimde toplansın, diğer kavimler kul-köle olsun; bu diğer kavimler o tek kavme tabi olsun, böyle bir adaletsizlik İslam’da yoktur. Hz.Peygamber (S.A.V.) Arab idi ve İslamiyet ilkin Arabların arasında yayıldı. Ancak tarihde İslam için çarpışan, vuruşan ve Allah yolunda büyük mücadeleler veren kavim Türklerdir. Yine tarihe bakarsak çeşitli İslam topluluklarının, müslüman kavimlerin İslam’a şöyle-böyle hiyanet ettiğini görürüz, ancak Türklerdir ki İslam’a hiçbir şekilde ihanet etmemişlerdir. Şu da bir tarihi gerçektir ki bizler Türkistan’da esir olduk. Ruslar, Çinliler, Peştunların elinde esir kaldık. Tarihimiz, Türkistan tarihi 200 yıldan beri kararmıştır ve biz Türkistanlılar çok kötü devirleri de yaşadık. Halen devam etmekte olan cihadımız Türkler için, Türk milleti için, Afganistan’daki, Sovyetler Birliği’ndeki, Çin’deki Türkler için Allah Teala’nın lütfettiği bir nimettir, kutlu vakittir. Allah bize bu kutlu vakti verdiğinden beri, yani 9 yıldır biz silahlarımızı elimize aldık ve bu sayededir ki biz bu 9 yıl içinde istiklali tanıdık, hürriyeti gördük. Cenevre Protokolü’nden sonra Afganistan’da yeni bir yönetim (koalisyon veya mücahid hiziplerin kuracağı bir hükümet) Afganistan’ın kuzeyinde mevcut olan 5,5 milyon Güney Türkistan’lıya ne gibi haklar verecektir? Bu sorunun mutlaka cevabı verilmelidir. Ancak gerek komünistler yer alsın veya gerekse komünistler dışarda kalsın kurulacak koalisyon hükümetlerinin bizim Türklerimiz’e hiçbir hak verme niyetinde olmadığı anlaşılmaktadır. Benim komutamdaki Türkistanlı mücahidler şu soruyu ısrarla sormaktadırlar "Azad Beg 9 yıldan beri biz istiklali gördük, Ruslarla kafirlerle vuruştuk, şimdi biz ne yapalım, nasıl davranalım; bu pazarlıkları yapanlar bizim haklarımızı verecekler mi, vermeyecekler mi?" Bunu, bu önemli suali anlayabilmeniz için şunu bilmeniz lazım ki, Afganistan’da bize yıllarca öğrenim, öğretim hakkı vermediler, Resmi dil ise Peştun diliydi. Türklerimiz Peştun dilini bilmediğinden resmi görevler de verilmemiştir. İşte bu yüzden benim mücahid kardeşlerim bu soruyu bana haklı olarak sormaktadırlar. Yani bir başka deyişle, "Biz kul olarak mı kalacağız, yoksa batur bir millet olarak mı haysiyetimizle yaşayacağız?" sorusunu sormaktayız. Şimdi bunları size niye anlatıyorum? Ben ve diğer Türkistanlı kardeşlerimiz niçin Türkiye’ye geldik, niye Arabistan’a Frengistan’a gitmedikte buraya geldik? Şunun için geldik: Bugün dünyadaki Türklerin müstakil bir tek devleri vardır ki o da işte bu Türkiye’dir, onun için buraya geldik. Bu sebeple Türkiye’den çok büyük ümitlerimiz vardır. Bir başka deyimle bu ümidimiz sebebiyle Türkiye’ye geldik. Elhamdülillah Türkiye’de önemli temaslarda bulunduk, ümitlerimiz daha da fazlalaştı. Bu temaslarımız bizde şu duyguyu da uyandırdı ki, cihadımız netice verecektir. İnşaallah siz biliyorsunuz ki Kuzey Afganistan’da Türkler var, sınır komşumuz Rustur, Türklerin eski düşmanı Rus ve Türklüğün yeni düşmanı Rus! Rus ve başka düşmanlarımızın Türk Milletini katliama uğratacağından endişeliyiz. Bu cihadımızdan sonra, Cenevre Protokolundan sonra 1-2 yıl içinde Kuzey Afganistan’daki Türklerin Ruslar ve işbirlikçileri tarafından topyekün katledilmesinden endişe duymaktayız. İnşaallah ve Allah Teala yardım ederse, ve arkamızda Türkiye olursa, Türkiye’deki Türkler yardım elini uzatsalar biz güzel, yahşi neticeler alacağız; yahşi, güzel günler göreceğiz. İnşaallah başka esir Türk’lerde istiklale kavuşacaklardır. Başka ülkelerdeki Bulgarya’daki, Doğu Türkistan’daki, Batı Türkistan’daki, İran’daki esir Türkler de hürriyetlerine kavuşurlar. Bizim bu diğer esir kardeşlerimizden farkımız bizim elimizde silah oluşudur. Onların kolunda silah yok, bizim kolumuzda silahımız var ve istiklal davamız hallolmadan silahlarımızı yer üstüne bırakmayacağız, koldan düşürmeyeceğiz İnşaallah. Sizlere daha fazlasını söylemeği lüzumsuz görüyorum. Bizlere gösterdiğiniz ilgi için teşekkür ediyorum. İnşaallah tarih, özellikle İslam tarihi bizlerden razı olur. Yaşasın İSLAM! Yaşasın İSLAM’ın ordusu T Ü R K L E R !...” Kaynak : Yeni Düşünce, Mayıs 1988; Türkiye Türkçesi’ne Aktaran : Oğuz Karaçay |
Senin de yüreğine sağlık ağabey. Çok güzel şiirdi.
Senin gibi bir hemşehrim olduğu için övünüyorum.
Fakat, Başbuğlarımız birer birer göçtü bu dünyadan üstad. Yerlerine gelenler ise, aldıkları şerefli liderlikleri/ünvanları, şerefsizlikleriyle kirlettirler!!!
ALLAH, SONUMUZU HAYIR ETSİN, TÜRK'Ü KORUSUN VE YÜCELTSİN!