YAKICI BİR ISLIK SESİ
Damar damar açan düşsel tomurcuk
Gizemli yol bulur sevgilerden Tedirgin bir yalnızlığa inat İz sürer gece gündüz demeden... Göçebe zaman başka bir baharı alır getirir Tutsak aşk işte bu döngüde düşer yıldızlardan Sonrasında Yaşamdan beslenen o bereketli tohum Süt beyaz filizler misali Buğulu bir soluk itişiyle uzar da uzar... Gökçe bulutlarda dolanır sevi Yatağına sığmaz delişken nehir olur da İki bedende Çağlayanlarca taşar... En mahrem ilk yazların körpe düşlerinden Yakıcı bir ıslık sesi yayılır ansızın Öz/üm tutuşur sınırsızca... Sulu sepken yağmurlar nasıl yapışırsa toprağa İşte öylesine, Dudaklar al iziyle ıslanır... Dolunay akşamlarının uykusuz suları gibi Nazlı nazlı akan Umudumun çocuksu yüzünü En masum rüzgarlarla ferahlatan Tedirgin düşsel yolculuğumu Sonsuz kılan Yıldızlardan daha ışıltılı, daha rengarenk Dilimde büyük ülkeler kuran Ömürlere bedel ey büyük aşk Hoş geldin! Yeter ki En alevli saadetler getir uzaklardan Çiçeklendir gönül bahçemi çağla bademlerinle Dokun tenime, sar,sarmala, hisset beni Tutsağın olmaya hazırım şimdi Zincirlere vur göz bebeklerimi... Necdet Arslan |
Çiçeklendir gönül bahçemi çağla bademlerinle
Dokun tenime, sar,sarmala, hisset beni
Tutsağın olmaya hazırım şimdi
Zincirlere vur göz bebeklerimi...
Harikaydı kaleminiz hiç susmasın sevgiyle kalın