YAKUP USTANIN YERİ
YAKUP USTANIN YERİ
Haa... Burayı mı sordun. Yakup Usta’nın yeri Veya öyle bilinirdi uzun zamandan beri Kimseler bilemezdi beş on tane serseri Arkada ne yapardı, neydi orda işleri Onların içki bardaklarıyla kokmuş çaydan içerdik Onlar gibi içmesek de kendimizden geçerdik Elbette ki o zamanlar bunu bizde sezerdik Çaktırmadan kimselere yinede ayık gezerdik İyi hatırlıyorum aklımda her seferi Bir kesrinde dövüp kovmuşlardı Zafer’i Bir başka gün İsmail’i, Ayhan’ı ve Güneri Paraları yok diye almamışlardı içeri Para, pul ne gezer, cep delik cepken delik Elbise, üst-baş, komple görüntü müzelik Bilinç sıfır, amaç muğlâk, tercihler mezelik Bizi uyandıracak kimsede yok üstelik İkindi iner inmez dersleri bitirirdik Çabuk çabuk üstlerimizi değiştirirdik Hocalara çaktırmadan merdivenden inerdik Yakup Ustanın Yerinde sandalyeye tünerdik Bende dâhil öğrencilerin çoğu film izlerdi Kimisi de ürkek ürkek hep kapıyı gözlerdi Sarhoş Hasan sürekli Yakub’a küfrederdi O yinede -paranın hatırına- eyvallah derdi Uzun kış gecelerinde beleşe ısınırdık Meğer bizi sövüşlermiş, demek öyle sanırdık Yapma dedi mi idare yapmaktan hoşlanırdık Böylesi mekânlara da bu yüzden dadanırdık Ders boyunca afyon gibi burnumuzda tüterdi Bir film, iki film derken paralarım biterdi Durup düşünüyorum da aklım almıyor şimdi Acaba beni oraya ilk alıştıran kimdi O günlerde bir tütünü üç kişi bölüşürdük Neşemiz yinede yerindeydi, yinede gülüşürdük Bir gençliği beraber bu yollarda çürüttük Bizden bir şey bekleyeni yüzümüze tükürttük Bir kez daha içimde duydum şimdi dünleri Şimdi silinmiş buradan isimleri, ünleri Geçti o günler artık bir daha gelmez geri İşte böyle bir yerdi Yakup Ustanın Yeri İhsan POLAT 02.07.1997 İstanbul |
Veya öyle bilinirdi uzun zamandan beri
Kimseler bilemezdi beş on tane serseri
Arkada ne yapardı, neydi orda işleri
Onların içki bardaklarıyla kokmuş çaydan içerdik
Onlar gibi içmesek de kendimizden geçerdik
Elbette ki o zamanlar bunu bizde sezerdik
Çaktırmadan kimselere yinede ayık gezerdik
İyi hatırlıyorum aklımda her seferi
Bir kesrinde dövüp kovmuşlardı Zafer’i
Bir başka gün İsmail’i, Ayhan’ı ve Güneri
Paraları yok diye almamışlardı içeri
Para, pul ne gezer, cep delik cepken delik
Elbise, üst-baş, komple görüntü müzelik
Bilinç sıfır, amaç muğlâk, tercihler mezelik
Bizi uyandıracak kimsede yok üstelik
İkindi iner inmez dersleri bitirirdik
Çabuk çabuk üstlerimizi değiştirirdik
Hocalara çaktırmadan merdivenden inerdik
Yakup Ustanın Yerinde sandalyeye tünerdik
Bende dâhil öğrencilerin çoğu film izlerdi
Kimisi de ürkek ürkek hep kapıyı gözlerdi
Sarhoş Hasan sürekli Yakub’a küfrederdi
O yinede -paranın hatırına- eyvallah derdi
Uzun kış gecelerinde beleşe ısınırdık
Meğer bizi sövüşlermiş, demek öyle sanırdık
Yapma dedi mi idare yapmaktan hoşlanırdık
Böylesi mekânlara da bu yüzden dadanırdık
Ders boyunca afyon gibi burnumuzda tüterdi
Bir film, iki film derken paralarım biterdi
Durup düşünüyorum da aklım almıyor şimdi
Acaba beni oraya ilk alıştıran kimdi
O günlerde bir tütünü üç kişi bölüşürdük
Neşemiz yinede yerindeydi, yinede gülüşürdük
Bir gençliği beraber bu yollarda çürüttük
Bizden bir şey bekleyeni yüzümüze tükürttük
Bir kez daha içimde duydum şimdi dünleri
Şimdi silinmiş buradan isimleri, ünleri
Geçti o günler artık bir daha gelmez geri
İşte böyle bir yerdi Yakup Ustanın Yeri
kaleminiz daim olsun güzel bir geçmişe nostalji yapmışsınız.beğenerek okudum.İnsanın hayatında olulu veya olumsuz unutamadığı anlar mutlaka vardır.Belli bir yaşa geldiğinde belki de geçmişi sorgulayabiliyorsun keşke şunu şöyle değilde böyle yapsaydım dediğimiz anlar da olmuştur.tebrik ediyorum...güzel anlatımdı...Ayrıca Erzurum da Nurettin POLAT diye bir asker arkadaşım vardı.Polat bana onu çağrıştırdı...efendim selam ve saygılarımla..Dadaşlar diyarına selamlar...