KASIRGA
Es rüzgâr, dağıt saçlarımı
Yatır otları, savur yaprakları, eğ ağaçları Dök meyveleri, talan et tarlaları, bostanları Fırtına kopar karada, bozkırda, denizde, çölde Oynaş kumla, kuru otlarla, toz toprak içinde Eğlen gönlünce çınla, uğulda, ıslık çal kuvvetli, es daha kuvvetli İşte kiremitli cılız ev çatıları, kiminin üstü naylon kaplı damları Çevresinde kaçışan, sığınmaya çalışan kümes hayvanları Dağıt çatıları, savur eşyaları, yelken misali şişir naylonları Kopar, sök, sil, süpür, al götür ta uzaklara ne varsa İnce bacaklarla tutunan böcekleri, karınca, çekirge, örümcekleri Çarp kayaya, taşı götür ta uzaklara Ya ot tohumları, bir kısmı dünden hazır paraşütleriyle uçmaya Ve uçarlar rüzgârla dağ, dere, tepe, aşarak ta uzaklara Düşerler yeni bir hayat vermek için toprağa Farkın yok kaba kuvvetten gücünü arttırdıkça Aldın götürdün gücünün yettiğince ne geldiyse önüne Sahrada oynadın kumla, yarattın tepeleri, dağları vadileri Her an değiştirerek oynaştın çocuk gibi Bilirim, önlenemeyen gücünle yok ettiğin kentleri, sahilleri Ve oyuncak misali salladın köprüleri, karıştır okyanusu, çalkala denizleri Meydan okursun yer çekimine o devasa gücünle Ne varsa doğada hiddetle toplayarak taşıyorsun göklere Geçer hiddettin senin, aldığın her ne varsa döndürürsün toprağa Oysa şimdilik sana direndim hep aklımla İşte buradayım, ne yetti kaba gücün, ne hoyratlığın bana Duamı alamazsın ve bedduam var sana Durduramam seni, gücüm yetmez temennim Tanrıdan hep dileğim, uğramasın doğaya, asla gazabın senin |