BEYAZ ÇORAP
Beyaz Çorap
Mevsim kışın en ağır demlerini yaşıyordu. Akdeniz bıçkın bir delikanlı gibi öfkeli dalgalanıyordu. Gecenin sesizliğin de masal devinin öfkesi gibi Kulaklarda kendine yer bulmuştu o gece de. Sabahın bakir mahmurluğunu örten sisi Eski çağlardan kalma taştan devasa binalar Şehir henüz uyuduğu derin uykudan uyanmamıştı. Çöp arabalarının taşan çöpleri toplamanın sesi vardı. Bir randevuya yetişmenin telaşıyla uyandı. Baba Kentin güneyinde derme çatma iki göz gece kondu evi Geceden incir ağacına bağladığı üçtekerli sebze arabasıyla Halin yolunu tutmanın telaşıyla, sokağa salma telaşında Gece kondusunun ahşap penceresinden tatlı kızının sesi "Baba, akşama beyaz çoraplarımı almayı unutma!" Para kazanma telaşıyla koşturan babayı, hüzün alır. Kızının Öğretmeni: ”Beyaz çorapsız gelirsen derse almam” deyişi Akşamdan tembihlemiş babasına, unutmasın diye hatırlatmış, Hüzünlü bakışlarıyla, tamam dercesine kayboluncaya dek el sallamış Güneş, Akdeniz’ in üzerine ışığını yavaş, yavaş vurmaya başlamış Şehir de yeni bir güne hazırlanmanın telaşıyla uyanır. Yokuş aşağı salmış üçtekerli arabasını, hüzünlü, baba! Halden alacağı sebze ve meyveleri satıp kızına alacağı beyaz çorap Onu daha da tedirgin edercesine tezgâhına daha da asılır. Halden yüklüce çıkan kamyonların, ihtişamlı görüntüsü korku sallar Tedirgin olan emektar adam, ekmek teknesini yolun karşı tarafına alır. Kulakları sağır eden bir korna sesi ortalıkta yankılanır. Yol kenarındaki ağaçlara tünemiş serçeler korku ile gökyüzüne havalanır. Motorsuz üç tekerlekli araba paramparça olmuş bir halde yola savrulur. Mağrur yüzlü, Baba son defa nefes alır, son defa güneşe bakar. Küçük prensesinin son isteği “BEYAZ ÇORAPLAR” son defa hatırlanır. Cansız bedeninin, fakir görüntüsü ahu vah ile kaplar her yanı Az sonra kanlar içinde kalmış cansız bedeninin üzerini gazetelerle örtülür. Mehmet Salih APARI www.88-89.tr.gg |