ESKİMİŞ PLAKTA Kİ ÇARESİZLİK
ESKİMİŞ PLAKTA Kİ ÇARESİZLİK
Bir ilkbahar günüydü karşıma çıktın Sen ki; Yıllardır aradığım o kadındın ! Hatırla gülüm; Sessizce konuşuyorduk Senin gözlerin siyah diyordu, ısrarla Benim ise yeşil !… Ellerimiz kavuşamamanın telaşında Bir tutabilselerdi birbirlerini Öylece kala kalacaklardı Hiç ayrılmamacasına kenetli. Yılların üzerlerinde tutturduğu yosun Duygularını hissizleştirmişti sanki… Ve o gün oracıkta suskunca bitiverdi. Gün müydü, hafta mıydı, ay mıydı geçen ? Yoksa bir kaç saat, üç-beş saniye, salise miydi, Nasıl da akıp gitmişti öyle, O taş kalpli denen acımasız zaman ? Hayret !… Telefonum mu yoksa bu çalan ? Bir “ ALO ” kelimesi kesti göbeğimizi Yeni bir sevdaya demir alırken Hasret rüzgarını şişirip yelkenimize pruvadan. Sevdaya yelken açan kalplerin ilk limanıydı Küçük, tenha, şirin, kuytu bir çay bahçesi; Arkalarında bıraktıklarına aldırmadan Dudakların birleşip, ellerin kenetlendiği Hasretin özgürlüğe boyun eğdiği yerdi Cennetin ücra bir köşesi; O, çay bahçesi Söndürmedi, söndüremezdi zaten sönmezdi Denizden esen rüzgarın cılız nefesiyle İlk busenin harlanmasına sebebiyet verdiği aşkın ateşi. Mutlu sonla bitmiyormuş her hikaye ne yazık ki Okuyamadığımız alınyazısı, karşı konulamayan kader; Saatler ayrılık zamanını vuruyorken teker teker Bizi yine hayatın kirli duvarlarına mıhlayıp, çivilediler. Gözümüzde fersizlik, yüreğimizde çizik eziklik Etrafımızı saran dört bir yanı puşt zulası sessizlik Anımsatır durur hep, O durmadan dönen eski taş plak; Bizi bizden mahrum eden yenemediğimiz; ÇARESİZLİK. Alkan Tuğay HAKYOL ( Şair MARKO ) Muratlı - TEKİRDAĞ 01 NİSAN 2008 - Salı |
Yoksa bir kaç saat, üç-beş saniye, salise miydi,
Nasıl da akıp gitmişti öyle,
O taş kalpli denen acımasız zaman ?
Hayret !… "
Tebrikler MARKO... yakında şiirin MARKA olursa şaşma !.. Alkışlarımı sayfana bırakıyorum.
SAYGILAR.