2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2512
Okunma

Umut etmeyi unutalı çok oldu
seni unutmayalı çok oldu..
Sen giderken götürdüğün beni
içindeki hangi yer sahiplendiki..
Hangi kavşakta düşürdün hiç bilmedin
sonra nasıl yaşadım
yaşadım mı önemsemedim..
Sonra ne varsa sana söyleyemediğim ben onu içimde mısra mısra bağırırken
kalemle tanıştım tesadüfen..
Şiir diyorlar adına iyi yazıyor diyorlar ben yazmıyorum aslında;
kanıyorum bilmiyorlar..
Ömrüme pazarlıksız bir acıyı bırakıp gittiğin günden beri yaramsın! Şimdi her kışım yaşlı her baharım bayat..
Ömrün çadırlarında üşüyorum bir çay bile ısmarlamıyor hayat! Çorapları hiç eskimeyen ey uçsuz bucaksızlığa tünemiş hayat nasılsın?
Gittim yanıldım
kaldım yoruldum.
Üşüdüğüm de oldu
beş para etmedi yalnızlık!
Tüm bedelleri pişmanlıklarla yoğurup
günde 3 posta alıyorum
ders olsun diyorum
kendimi kandırıyorum..
Kabahatim misin bilmem
benim ki yalnızca sitem..
Yaralanan kuşun kanadını sararlar değil mi sevgili
uzak yolcuların susuzluktan çatlamışdudaklarına bazen saç telleri kıvamında bir şeyler sararlar değil mi sevgili..
Ama sen ne dudaklarımdaki susuzluğu sordun ne de parmaklarınla kırılmış kanadımın yarasını sardın!
Sana ömrümün sonuna kadar sitem edersem gözlerin gözlerimden hesap sorabilir mi?
Sevginin ısıtamadığı acının ağlatamadığı yerlerde bir şarkının notalarında ya da
bir şiirin mısralarında saklanmak hala..
Ve yaşamak nefes alıp vermekse.. Ne âlâ..