BAHAR GELDİ OTUZ BEŞİNDENe ilk bahardı bu gördüğüm Ne de son bahar dilediğim. Bu bahar başka bahar Gelincik de var yol kenarında Kaplumbağa da yürüyor. Oysa her bahar gelincik açar Kaplumbağa yürür, Yol kenarında. Bir genç kız öptüm bahar tadında Bahar geldi otuz beşinde... Dedim ya, Bu bahar başka bahar Bu baharın yazı kışı yok Ne dün var peşinde, Ne de yarın ötesinde. Dün, yaşanmışlığın Yarın, yaşama ihtimalin Bugünse yaşadığın hayatın kendisi. Bu günler dünün yarını değil mi zaten? Otuz küsürlere kadar yarını Kırk küsürlere kadar bugünü Sonrada dünü yaşıyoruz. Yani yaşadığımız on küsür yıl kadar. Önce ertelediğimiz, sonra pişman olduğumuz bir günler yığını. Hep ertelediğimiz ama hep ertelediğimiz... Veya aslında ertelediğimiz değil ama vazgeçtiğimiz yaşam. Kimse on sene sonra otuz beş yaşını bir kere daha yaşamayacak O halde ertelemek değil bu. Otuz beş yaşından vazgeçmek... Otuz beş yaşını, otuz üç yaşını yirmi iki yaşını yaşamamak. Şu üç günlük dünya ... Üç gün hiç bitmeyecek kadar uzun Değil , kısa oysa... Keşke her günün başka bir adı olsaydı. Baş harfi büyük yazılan günler yaşardık o zaman. Belki bozuk para umarsızlığında harcamazdık Çarşambaları, perşembeleri ve pazarları. Bu bizim son bugünümüz, On Mayıs İkibindört’ü bir kere daha yaşamayacağız. ALİZARİN - 2004 |
TEBRİKLER,,,,