kızım...sızım...(sen büyüyorsun,ben küçülüyorum kızım...)
Dayanamam yokluğun kalbimde hançer,
senden kalan mendil yarama merhem... Bu yolun sonu nereye gider, hasretin azalmazmı bir dirhem... Her gece kabuslarla uyanıyorum, sokaklarda arıyorum küçük bedenini.. Ah kızım günden güne nasılda soluyorum, omuzlarımı çürüten bu yükün nedenini... Kuytularda garip garip ağlarım kaçak, söyleyemem kimseye dermansız halimi... Yıllar geçiyor,mahşeremi kaldı kavuşmak, taşlaramı vurayım yorgun kalbimi... SABAHIN BEŞİ GÖZÜMDE KANLAR, EVLERİN IŞIKLARI YANAR UMUTLA... KARANLIĞIMI GÖREMEZ MUTLU İNSANLAR, MUTSUZLUĞUN ŞAİRİ OLDUM SONUNDA... Simsiyah lekeyim bembeyaz ömründe, bir yumru olacağım boğazında düğüm... Kederle uyanacaksın günün birinde, ve çıkmaz bir sokak vuslat kördüğüm... Affet beni sana layık olamasamda, seninle yaşıyorum aramızda yollar... Bir dağ gibi durmak isterdim karşında, şimdi bu soysuz kadere dağlar dayanmaz ağlar... Kurur gözümün pınarları, dilim damağım küser cismime... Tozlu sandığa sakladım tüm umutları, şeytan bile tükürür bu çaresiz yüzüme... Elveda güzel kızım bıraktım oyunları, cesedimi çürütsün başka şehirler... Kim yaktı derlerse bu ağıtları, babamdan kaldı dersin bu ağlayan şiirler... |
evlat hasretisiyle yanip tutusan bir yürek..
umarim vuslat yakinda gerceklesir...
insan maalesef secemiyor evladina nasil gözükecegini..insan dag gibi karsinda olup kizini
korumak ister ama gerceklerin yüzü baska..
derler ya insanin evladi olunca iste o zaman anlar bu duyguyu ve kutsaligini..
herhalde insan evladina özlem duydugunda yazar bu diziler...
siirler hic aglamaz..siirler ölmez...daima yasar...saygilarimla