ÇİLEM
Hava ayazmı ayaz, batıyor güneş fırtına var,
Açtı bir sis perdesi akşam, doluştu karalar, Sen gibi kaybolur sesler, bir anda mahalleden Bir tek bakışın kaldı kadın,yılların ötesinden, Cevapsız sorularım yine benle yük Girer odama hayalin resminden büyük, Kapısı açılır mahfuzun arkası dönük, Sen gizemlerin kadını Çilem Göçük Hatırlarım...sormuştum ev sahibine, Tanır diye utangaç, korkarak öylesine, O kadınmı demişti, Melahat bu ilgisiz, Bakkal bu ya anlatmış, borcun varmış girdisiz, Akşamları gelirmiş bir araba dokuzda, Kaybolurmuş gecede bir solukta son hızda, İşte böyle anlattı Melahat’da ne nazla, Karşılaştık bir akşam tesadüftü mevsim kış Isıtmıştı merhaban içimde yüzlerce alkış Ben o anı unutmam ismini söylemeni Soyadında irkilip üşüyen ellerini Limansız bir bekarın bedeni kaldı kütük, Körüklesen yanardım karşında Çilem Göçük Bir sabah uyandım, farksız ben, aynı Istanbul gibi Sen gibi birgün,her şey belirsiz ve aynı dün gibi Günlük gazeteye yol tutmak, parke taşlı caddelerde Selamsızların öksürükleri ile vardım, bakkal Muhittine Bir üzüntü,bir keder vardı kapıda bakkala döndüm Uzattığı gazetetede “genelevde cinayeti” gördüm , Kanlar içinde idi Çilem bense Göçüklerinde öldüm. Serdar TUNÇLUER Kaynak |