Nenem kırmızı
Bir çığlık kulaklarımda
Paslı çekiç darbeleri hakeza Ekte nal sesleri kişnemelerle Bir bulut yoğunluğu tepe arkalarından Kargalar gaklamakta Koşuyor bir adam duyarım Gah düşer, gah kalkmakta Manzara bu, biz şiire gelelim… Çığlık sahibi bir gelin, damat ağlamakta, Ölü bir baba, karısı yalakta, Kazık üstünde muhtar, son sözü duyulmamakta… Akıl adresi şaşmış çekiç darbeleri sahibi sadece vurmakta, Çoluk çocuk ölümle uyumakta, Kişnemeler üstünde şerefsiz işi bitmiş kaçmakta, Şerefsizlerin dili var kefere konuşmakta, Manzara bu, biz şiire gelelim… Nenem beşiğimde uyuyor, veya bana göre öyle, Kalk diyor anlaşımsız dillerim, Kalk diyorum anlamıyor, Bir et parçası sallanıyor ağzından, Soluyor ben anlamıyorum, Son susuyor artık duymuyorum, Ve ağlıyorum o artık duymamakta, Dilim kızıl yalamakta Nenem kırmızı ben ağlamakta Manzara bu biz şiire gelelim… Ne bilirim zulüm bu an Bir yanımda anam bir yanımda atam Önümde nenem, sırtımda dedem, Beni karanlık avutmakta Köpekler geceye ulumakta Bir ışık seli pencere Ay vahşeti aydınlatmakta Kim duyarki sesimi Çatılarda yanmakta… Manzara bu biz şiire gelelim. Serdar Tunçluer Kaynak |