ŞEHRİMİN ALT KATI
Geceyarısını geçmeden çıkayım diyorum
Tam da gezinti havası bu gece İnceden bir ayaz, ama husumeti yok Vursun yüzüme tatlı sert Belki geçerken bir ufak şişe Hani bir balkon sefası, kısasından Ne güzel olur ya uykudan önce İzlerken dalgaların meltemle oyununu Ellerimi ceplerime soktum, yürüyorum Karanlık, kasvetli sokaklarında şehrimin Ta uzaklarda ışıl ışıl yanan lambalar Ama dedim ya, uzaklarda Işıkla hiç tanışmaz bu dar sokaklar Güneş bile binbir nazla doğar burada Geceleriyse yanmaz bir tek lamba dahi Şehrimin alt katında Bir genç kızın yanından geçiyorum Saçlarını rüzgâra salmış, dans eder Bir küçük delikanlıyı kandırır sözleriyle Uzanıp sere serpe yatışını anlatır Çağla badem toplayışını Hiç görmediği, bilmediği yaylalarda Gözlerinde gaddarca bir tadın ışıltısı Yüreğindeyse utanç, kıpkırmızı Karşıda sessizce duran bir genç kadın Sessiz, sakin esintide tir tir titrer Kucağında miniminnacık bir bebek Kundağına sarıp sarmaladığı hüsran Bir söz, bir işaret bekler adeta Bir palabıyık yaklaşır yavaş yavaş Dilinde sahte umutların zehri Yüzünde zalimliğin en korkunç ifadesi Ve dönüş yolunda dinlenir adımlarım Başlar yine dört bir yandan uğultular En sevdiğim, en iyi bildiğim şarkıdır bu Hiç tanımadığım bir dilde söylenen Hiç bilmediğim sazlarla çalınan Lâkin epey tanıdıktır hikâyesi Şehrimin alt katında ışığa hasret kalplerin İçime sığdıramadığım karası |
Şehrimin alt katında ışığa hasret kalplerin
İçime sığdıramadığım karası
içten tebriklerimle...