AĞLAYANLAR-GÜLENLER
Ağlayanlar/Gülenler
İki gözü iki çeşme, ağlar âlemin hâline. Aç lâ ilaç derdi deşme, kapılmış çile seline. Kimi ağlar, kimi yanar, şanına derbederine... Oyuk oyuk çor dökerler, şelâleden göz ferine! Aha bir bak çaresizin lâl olan yetim diline... Prangalar derbederin konuvermiş öz ferine. İş yok, kâr yok, aylâk aylâk akşam boş gider evine; Sanırsın ki deli manyak, hiç konmaz adam yerine! Bazıları da yüklemiş dünya âlemi kalbine. İmanı kitabı almış, zamklamış gönlü gönlüne... Ne öz kalmış ne iz’anı paradır onun imanı! Zer sebil koftur harmanı, çirkefle yakar zamanı. Neyini anlatayım ki yağlayıp dağlar devranı! Gece gündüzü bilmez ki yoktur gülen ağlayanı. Rifat Kaya Lâ : 1.Arapçada kelimenin başında nefy edatıdır. Cevap yerine veya yersiz inkârda kullanılır. "Yoktur, değildir" gibi. Mâzi fiilinin evvelinde bulunan Lâ, duâiye olur. Lâ zâle sıhhatehu: "Sıhhati zâil olmasın" sözündeki gibi. 2.Harf-i atıf da olur. Ve mâba’dını makabline nefyen rabt eder ve irabı da ona tâbi kılar. 3.Vav edatıyla beraber olursa, atıf edatı vav olur, lâ da nefyi te’kid eder. İz’an: Basiret anlayış, Teslim olup itaat etmek, Akıl, Zekâ, İnanç, idrak, Bilmek |
Oyuk-oyuk çor dökerler, şelâleden göz ferine !
Aha bir bak çaresizin, lâl olan yetim diline...
Prangalar derbederin, konuvermiş öz ferine.
İş yok , kâr yok, aylâk-aylâk akşam boş gider evine;
Sanırsın ki deli manyak , evde konmaz adam yerine !
Bazıları da, yüklemiş dünya âlemi kalbine.
İmanı kitabı almış, zamklamış gönlüne
ey vallah dost
bazılarının nasıl olduğunu
ne güel şiir diliyle anlattın
şiire selam olsun