Tüm Zaferler Senin Eserindir Artık !
Belki de ölümün gizli provasıdır ayrılık...
Aldığın her nefes yalnızlığın zabtına geçmiştir. Gülümsemelerin solduğu yüz çukurlarından savruluyor Aşkın imla hataları; Virgüllerin beli kırılır satır ortalarında, Ve noktasız, Sorusuz, işaretsiz Hatta ünlemsiz satır sonları... Gidenden sadece " hatıralar " kalır.. Boylu boyunca pişmanlıklar uzanır Gözyaşlarınla deştiğin yastık kenarlarına... Zaman durmuş gibi gelir sana... Herşey bitmiş gibi, Sona yaklamış gibi susakalırsın kapı diblerinde.. Giden, gider velhasıl.... Perdelerimden taşınır güneş Varlığında konuşmayan duvarlar, Cümleleri sırtına yüklenip Kirpiklerinde oyalanır kuru ayazlar.. Giden, daha gitmeden gömer seni. Ve sen, Sesini yitirmiş bir rüzgar gibi kalakalırsın Mevsimlerin ayak ucunda. Sonra konuşmak, Delice haykırmak istersin... Ama beceremezsin... Sonra ömür boyu susmak.. Ya da delice ağlamak istersin... Onu da beceremezsin... Saklasan da içindeki yalnızlığı, Seni ele verir ıslak kirpiklerin.... Akşamın karanlığı düşer ayak uçlarına.. İcinde birikmiş özlemi anlatacak birisini ararsın Ya da sıcak bir omuz.. Ama bulamazsın... Kimsesizliğin sert rüzgarı yalpalar yüzünü... Ve sonunda pes edersin.. Yenilirsin... Sonra da esaretin başlar Gri gökyüzünün altında.... Gün gelir ölümü arar olursun... Yenilgiyi kabul etmiş bir asker gibi Diz çökersin mağlubiyetin iki yüzlü gölgelerine... Ve beklerken ölümün saatsiz sırasını, Gözetlerken Azrail’in gececeği tozlu yolları, Kelimelerinle yalnızlığın kıyısına kusarsın çığlıklarını. Gözyaşın akmaz sanırsın; Oysa iç cebinde biriktirdiklerin ayrılığın tek şahididir. Baktığın her kadın, Gideni hatırlatıyorsa; Dudaklarında yüreğin yavaş yavaş soluyorsa Susmaya mecbursun.. Yalnızlığın ayak dibine düşmüşsen bir kere Kalkmak için bir el arama etrafında.. Ve boşa çabalama.. Artık yenilmişsindir... Tüm zaferler senin eserindir artık... Hayata cezalar kesercesine Hala sol yanım içten ice kanamakta... Hala cerahatı bitmemiş bir ayrılığın narkozunda yüreğim. Ve soğuk parmak uçlarım, Israrla onun adını gökyüzüne karalamakta... Sensiz ölmeyi göze alıp ölemiyorsam Uzaklarda senin saçlarına değil de Başkasının saçlarında dolaşan ellerini hala özlüyorsam Hala sevilmektesin... Hala bendesin... Hala yüreğimde " aşka " demlenmektesin... Bir zamanlar elele dolaştığımız sokaklarda Anılarımızı ve gül kokunu hala arıyorsam Saatleri duvarlara mıhlayıp, Hep aynı şarkıyı dinleyip Rüzgarın kovalandığı caddelerde arkası dönük olanları Hep " sen " zannedip Senin olmadığını anladığımda Yüreğimi topuklarımda eziyorsam, Demek ki hala ben de yaşamaktasın.... Hala ben de nefes almakta, Hala ben de " dua dua " kanamaktasın... Belki de yaşadıklarım acıdır. Ama aşk her acıya göğüs gerip gideni hala sevebilmektir... Aşk; Belki de imkansızlığın dudaklarına mıhlanmış tek kelimedir. Ya da cümlelerin namlusundan Yüreğine saplanan kanlı bir gözyaşıdır. " Belki de sensiz aşk; Ayrılığına göğüs gerip Bir yudum gülüşünle hiç gitmemecesine seni yaşayabilmektir..." " Belki de sensiz hayat; Ölümün önsözünde birkaç cümlelik olsa da Mutluluğa senin adını yazabilmektir....." 13 / Nisan / 2007 18: 08 İsmail Sarıgene |
gidenin ardından kalan sadece anılardır.
buruk bir şarkıdır ,sözlerine takıldığın.
her baktığın yerde görmek değilmidir..
sevgili ismail..
şiirlerini de yazılarınıda severim..
tebriklerim çok hemşerim ;)