YOLLLARIN ÇİLESİ / Hikmet OKUYAR= Kimi yanlış karar, kimi talihsizlik diyor.. Konu bir türlü meclis gündemine getirilmiyor. Uyanın, dinleyin, düşünün, bir yol bulalım.. Oyun içinde oyun varsa bilelim. Tütünümüzle tüten, gönlümüzde yatan.. Dillere destan bir tiyatro sanki, Sahnede şöhretli bir yaaaaaar.. Adi : Şe b i n k a r a h i s a r. Gündüz baykuş endişesi, Gece hasret düşüncesi, Yangın yakmış, deprem yıkmış.. Gurbet vurmuş, sel sürümüş olsa da.. Yeni umutlara gebe her köşesi. Kartal yuvasında sancı, Yakında doğuracak, Hazırlık yapsın hancı.. Uyansın köşe bucak. Bir yanık türkü söylenir çoban kavalında, ’’Bir Şebinkarahisar Türküsü Söyle..’’ dercesine. Böyle mi olacaktı Fatih’in, Atatürk’ün övdüğü yer? Sanki viranşehir ’’ Gareysar.. Goylesar..’’ Alucra, Çamoluk, Yenice, Akıncılar, Gölova, Gökçekent, Susehri, Mesudiye.. Hep aynı yazgı paylaşılmış, Kelkit Vadisi’nde. Tüm aksilikler katmerli katmerli, üst üste geliyor.. Sanki orada tüm mevsimler Sonbahar. Vah vah..duy hele eyvah..Neden ? Niçin ? Niye..? Yeter üstelemeyin daha fazla, Sabır taşları bu çileyi ölene dek çeksin diye. Hasanseyh’de ordu için asker beslemedik mi? Kuruluş için Yeşilkapı’’dan, Söğüt’’e biz gitmedik mi? Fatih’in yüce fermanı üzre muhteşem İstanbul’u.. İstanbul yaptıranlar biz değil miydik? En seçkin bilge kahramanlarımızı Şehitler Tepesi’nde toplayip.. ’’Çanakkale geçilmez’’ dedirtmedik mi? ’Kurtuluş’ta ilk gönüllüler biz olmadık mı? Allah, vatan, bayrak için coşarak kükreyerek, ’’Ya istiklal ya ölüm’’ diyerek.. Bolvadin derelerine biz dalmadık mı? Giresun Uşaklarıyla alay alay, Afyon sırtlaranda.. Düşmanın tozunu attıranlar biz değil miydik? Söyleyin neresinden girelim söze? Birileri intikam mı alıyor yoksa? Gaflet mi, ihanet mi, nazar mı değdi bize? Yok yok dayanılmaz acı, ömürlük çile bu, kolay değil; Sürmanşetlik haber sanki, atlanacak olay değil. Kimi kırmış, kimi dökmüş olsa da; Çağlayanlar gibiyiz. Varlık içinde yokluk çekip, Ağlayanlar gibiyiz. Dayanmışız darbelere erce, Dipdiri geleneği töresi. Yeşile tohum, maviye umut.. Bak, ayakta yine Kelkit Yöresi. Kim ne derse desin..Tarihe yazılmış etkinlikleri, Taa Malazgirt’ten, Söğüt’ten geliyor sesi. ........ Makam değistirince sazlarımız.. Vilayetlik üstüne odaklanmış sözlerimiz. Kimi vermis, kimi almış, Kimi bekleyin demiş.. Öteki bahara kalmış. Kim çözecek bu kördüğümü beri gelsin.. Sanki seytan bilmecesi. Çok defa kendi kendimize batmış dişlerimiz, Çok defa ’onlar iyisini bilir’e kalmış işlerimiz. 33’de, 43’de, 63’de iyi kullanılmamış kozlarımız, Hayal karelerinde kalmış artistlik pozlarımız. Kor ataşlardayım inanın, içim yanıyor içim; Hepsininki ayni ’’söz’’, uygulama ne biçim? Bu nasıl karar böyleeeeee? Çok garip bir sistem bu , neden böyle bir seçim? Aşımıza yıllarca zehir kattıranların, Boşa davul çaldırıp top attıranların.. Gelsin yedi sülalesi payını alsın; Şebinkarahisar borusunu, Şereflikoçhisar.. Sivrihisar diye öttürenlerin de kulaklari çinlasin. Haklıyız, güçlüyüz, umutluyuz Acıları içimizde saklamışız. Kırmadan dökmeden.. Şebinkarahisar Sevdası ile bir ısık beklemişiz.. A n k a r a y o l l a r ı n d a kalmıs gözlerimiz. Âşık Ferhat olsaydı, dağları delmez miydi? Şeyh Şamil’im duysaydı kanatlanıp gelmez miydi? Lokman Hekim bilseydi, bu dert iyi olmaz miydi? Demek ki tam yerini, ’’bam teli’’ni bulmamış sözlerimiz. Dayan, bekle, sabret, ha bugün ha yarın.. Ötekine düğün, berikine şenlik.. Kismetine umut düşmüş Şebinkarahisar’in. ’’Bana ne’’ deyip yabana atma, Hepimiz suçluyuz sakın unutma! Gel derinlere dal, can kulağıyla bir dinle.. Gel bir muhasebe yapalım seninle. Ne yaptın kendince nerede yerin? Neresini bilirsin bu Altin Sehir’’in? Bak, tarih, kültür, hazine yüklü taşı toprağı, Şifalıdır gülü, yağı, balı, otu, yaprağı. Coğrafyada belli, tarihte ünlü yerimiz; Uranyum, Boraks, Çinko, Kursun, Kömür, Sap.. Altın kadar zengin madenlerimiz. Durmadan söylendi, devamlı yazılacak; Arzular kuyruklu yıldız gibi peş peşe dizilecek. Bu yüksek yüksek tepeler böyle kalsın mı diyor.. Yırtınıyor adeta 9 ay gece gündüz, Ötesi berisi dinlesin, daha iyi duyulsun diye sesi. Is makinalarının kaptanlarına baka baka.. Yine geçit yok mu? diye soruyor Eğribel Tepesi. Bakanların, vekillerin uykuları kaçmıyacak mı? Erzincan ve Sivas Valisi karayolu müdürleriyle.. Giresun Vilayet Yolu’’ndan hiç geçmiyecek mi? Karagöl, Dikmetaş, Dikmentepe eteklerinde sizlanan, Gelinkaya’’dan, Kayabaşı’’ndan damla damla süzülüp gelen; Ve Kiliçkaya Baraji’nda toplanan.. Yüzbinlerce umutlu seçmenimin gözyaşı. Fırıldakçıların, it cambazlarının insafına terkedilmesin.. Yeni nesillerin, yeni ufuklara bağlanmış düşü. Eğer çözüm üretmekse meclisimizin işi, Gelin yeniden sorgulayalım şu ağır aksak gidişi. Bir bilseniz içimizde daha neler var neler.. Cevap verin ey hakiki müjdeler..! Ne olurdu ? Onlar da bizim gibi düsünseler, Ne olurdu ? Bir daha aldatmıyacağız deseler. Hangi mesele içinden çıkılmaz ki? Atatürk gibi düşünsek, aklımızı yorsak.. Bir gece yarısı bir meclis gündemiyle, O meşhur hesabı bir daha görsek. ’’Şebinkarahisar tekrar il oldu’’ diyerek Yeniden o kutlu sonuca varsak. Bahane uydurulmasın, evrilip çevrilmesin.. Dik olsun duruşlar Alucra Diki gibi Dansözlere nispet diye savrulup, kıvrılmasın. Ipe un serilmesin, Inlemesin dalda Şebinbülbülü’’müz.. Ünü var Medine’de, burda söyler dilimiz. Primiz Abdi Beğ’’e söz verdik sevda ile Dileriz hiç solmasin bağda Şebingülü’’ümüz. İncinmesin dilimiz, Bağlanmasın kolumuz, kırılmasın dalımız.. ................... Bekletmeyin ne olur, gelsin çözüm müjdesi.. Bitsin artık...Bitsin artık şu Yolların Çilesi. Şu Yolların Çilesi.......Şu Yolların Çilesi Hikmet OKUYAR Şüsiyad Başkanı / ŞEBİNKARAHİSAR .......................................... |
İlhamınız coşkulu, gönlünüz heyecanlı ve kaleminiz kavi olsun...
...................................... Saygı ve selamla..